2 Nisan’da başlayan “Otizm Farkındalık Ayı” kapsamında Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) konuşan Beyoğlu, son yıllarda otizm tanısı alan çocuk sayısının arttığını, özellikle pandemi döneminde ekranda uzun süre geçiren çocuklarda otizm belirtileri görüldüğünü kaydetti.

Otizmle ilgili istatistiki veri bulunmadığını ancak ülkede 400’e yakın otizmli birey olduğunun belirtildiğini söyleyen Beyoğlu, Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından yayınlanan raporda her 36 çocuktan birinin otizmden etkilendiğinin ifade edildiğini aktardı.

2 Nisan’da başlayan “Otizm Farkındalık Ayı” kapsamında Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) konuşan Beyoğlu, son yıllarda otizm tanısı alan çocuk sayısının arttığını, özellikle pandemi döneminde ekranda uzun süre geçiren çocuklarda otizm belirtileri görüldüğünü kaydetti.

Otizmle ilgili istatistiki veri bulunmadığını ancak ülkede 400’e yakın otizmli birey olduğunun belirtildiğini söyleyen Beyoğlu, Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından yayınlanan raporda her 36 çocuktan birinin otizmden etkilendiğinin ifade edildiğini aktardı.

-“Nedeni bilinmiyor”

Çocuk hekimlerinin otizmi veya gelişimsel diğer sorunları geç kalmadan tanıdığını, aileleri çocuk ve ergen psikiyatristine yönlendirdiğini belirten Erdem Beyoğlu,  otizmin tam nedenin bilinmediğini ancak son yıllardaki çalışmalarda genetik faktörlerin ön planda tutulduğunu kaydetti.

-“Babanın ileri yaşta olması da risk faktörü”

Özellikle babanın ileri yaşta olmasının, doğum komplikasyonlarının risk faktörü olarak gösterildiğini ifade eden Beyoğlu, otizmli bireylerin çocuklarında da otizm görülme olasılığının yüksek olduğunu belirtti.

Hamilelikte yapılan genetik araştırmalarda yüz güldürücü sonuçlar elde edildiğini ancak otizme neyin neden olduğu bilinmediğinden bunu saptamanın da mümkün olmadığını ifade eden Beyoğlu, temel belirtilerin çocuğun yaşına göre değiştiğini de söyledi.

- “Sosyal etkileşimde ve iletişimde sorun yaşarlar, ilgi alanları kısıtlıdır, yineleyici davranış sergilerler”

Beyoğlu, otizmli çocukların sosyal etkileşimde ve iletişimde yaşadığı sıkıntıları şu örneklerle anlattı:

 “Çocuğun etrafındaki kişilerle etkileşime girmediği, akranlarıyla oyun oynamadığı, anne-babasının seslenmelerine tepki vermediği görülür. ‘İca’ (Ceee) gibi karşılıklı sosyal etkileşime dayalı oyunlara katılmazlar. Yüz ifadeleri sıklıkla donuktur. Göz temasları kısıtlıdır. Etrafındaki kişilerle fiziksel temas kurmamaya çalışırlar. Konuşma yeteneği kısıtlı veya gelişmemiştir. Konuşabilenlerin daha çok anlamsız kelimeler kullandığı görülür. Karşılıklı iletişimleri azalmış veya kaybolmuştur. İstediklerini sözlü olarak ifade etmek yerine işaretlerle anlatmayı tercih ederler. Bay-bay yapma, selamlaşma gibi sosyal davranışları yapmamayı tercih ederler. Televizyon seyretmeye (özellikle reklamlara ve müzik kliplerine) aşırı düşkündürler.

İlgi alanı kısıtlı olan otizmli çocuklarda yineleyici davranışlar görüldüğünü ifade eden Beyoğlu, şu örnekleri de verdi:

“Oyuncaklarla geleneksel şekillerin dışında oynarlar. Örneğin oyuncak arabaları sürerek oynamak yerine sadece tekerleklerine ilgi gösterip onları çevirirler. Çamaşır makinesi, vantilatör gibi dönen eşyalara, zincir ve kolye gibi sallanan objelere aşırı ilgi duyarlar. Kendi etrafında sallanma davranışları sıkça görülür. Sürekli aynı kıyafetleri giyme, aynı yoldan gitme gibi ısrarlı davranışlar gösterirler.”

-“Otizme bağlı gelişen sorunların tedavisini yapmak önemli”

Çocukta, öfke, uyumsuzluk, içe kapanıklık, inatlaşma, dikkat eksikliği gibi durumlar varsa ilaç tedavisi de başlanabileceğini söyleyen Beyoğlu,  “Otizme bağlı gelişen diğer sorunların tedavisini yapmak özel eğitimdeki verimliliği artırmak için önemlidir” dedi.

3-6 yaş arasındaki çocukların oyunla birçok şeyi öğrenebileceğini de hatırlatan Beyoğlu, özel eğitimde otizmli çocukların dikkat ve iletişim becerilerini geliştirmek için çalışıldığını, bireyselleştirilmiş eğitim programları kapsamında çocuğun becerilerine odaklanıldığını söyledi.

-“Kamuda kesintisiz ve tam gün özel eğitime geçilmesi gerek”

Başta Lefkoşa olmak birçok yerde özel eğitim merkezleri açıldığını, buralarda özel eğitimin yanında konuşma terapisi, fizik tedavi ve ergoterapi alanlarında da eğitim verildiğini belirten Beyoğlu, bu gelişimi ve hizmet çeşitliliğini kamudaki özel eğitim merkezlerinde de görmek istediklerini söyledi.

Beyoğlu, kamudaki özel eğitim merkezlerinde yarıyıl ve yaz tatili uygulamasını eleştirerek, kamuda da kesintisiz ve tam gün özel eğitime geçilmesi gerektiğini vurguladı.

-“Ekran çocukların becerilerini bozuyor”

Ekranın çocuklar üzerindeki etkisiyle ilgili soruyu da yanıtlayan Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Erdem Beyoğlu, ekranda geçirilen zamanın çocukların 0-6 yaş arasında kazanması gereken sosyal ve iletişim becerilerini bozduğunu kaydetti.

0-3 arasında ekranı hiç önermediklerini ifade eden Beyoğlu,  3-6 yaş arasında ise 10-15 dakikalık bir ya da iki çizgi film izlenebileceğini söyledi.