Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Bayrak Radyo Televizyon Kurumu Radyo ve Televizyonu’nda yaptığı 15 Kasım KKTC’nin 39’uncu kuruluş yıl dönümü kutlamaları açış konuşması şöyle;


“Kahraman Kıbrıs Türk halkı, 

Değerli kardeşlerim, bugün 15 Kasım. Bugün, kan ve can pahasına kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 39’uncu yıl dönümü. 

Bugün, özgürlük, bağımsızlık ve egemenlik mücadelemizin cumhuriyet ile taçlandığı gün. Bugün, Kıbrıs Türk halkının en büyük bayramı. Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun. 

KKTC’nin temellerinde alın teri, emeği ve büyük fedakârlıkları bulunan kahraman halkımızı en içten duygularımla selamlarken; özgürlük liderimiz Dr. Fazıl Küçük ile Kurucu Cumhurbaşkanı’mız Rauf Raif Denktaş ile dava arkadaşlarını, bu kutsal mücadelede şehit düşen mücahit ile Mehmetçiklerimizi rahmet ve minnetle anar, gazilerimize şükranlarımı sunarım. 


Sevgili kardeşlerim,
Bugün kendi vatanımızda, kendi bayrağımızın gölgesi altında özgür, bağımsız ve egemen olarak yaşıyorsak bunu, halkımızın destansı direnişine, şehitlerimize ve her zaman yanımızda olan Anavatan Türkiye’nin yardım ve desteğine borçluyuz. Bunları unutmamız asla mümkün değildir.  
KKTC, halkımızın onuru olup vatan bildiğimiz bu topraklarda yaşam teminatımızdır. KKTC bize, şehitlerimizin emanetidir. Bu emaneti ayaklar altında çiğnetmemek en büyük görevimizdir. 


Sevgili kardeşlerim,
Kıbrıs’ta İngiliz Sömürge Yönetimi’nin başladığı 1878 yılından bu yana, Rumların Kıbrıs’ı bir Helen adası yapma girişimleri ile Enosis hayali devam ederken, halkımızın haklı ve kutsal direnişi de devam etmektedir. Halkımız çok ağır bedeller ödemesine rağmen Rum’a boyun eğmemiş, Türklüğün şerefini ayaklar altında çiğnetmemiştir.   
Değişmeyen ve günümüzde de devam etmekte olan Rum zihniyetine göre, Kıbrıs'ta Türklerin hiçbir hakkı yoktur. Yine bu zihniyete göre, Kıbrıs Türk halkı bir azınlıktır ve siyasi eşitlik ile egemenlik hakkı da yoktur. Ama Rumların yanı sıra tüm dünya da bilmelidir ki bu adada en az Rumlar kadar haklarımız vardır. Vatan bildiğimiz bu topraklarda misafir değiliz. Bu toprakların gerçek sahipleriyiz. 

Rum-Yunan ikilisinin organize ettiği EOKA terör örgütü, 1955 yılında halkımıza yönelik silahlı saldırıları başlatırken, halkımızın bağrından doğan Türk Mukavemet Teşkilatı öncülüğünde yürütülen direniş sonrasında halkımız, 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit kurucu ortağı olmuştu.  
 
Enosis hayalinden vazgeçmeyen Rum liderliği, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni  ‘Enosis’e bir sıçrama tahtası’ olarak görürken, Kıbrıs Türk halkını imha planı olan Akritas Planı hazırlanmış ve bu plan doğrultusunda Kıbrıs Türk halkını imha etmek için 21 Aralık 1963 tarihinde Kanlı Noel saldırıları başlatılmıştı. 
Bu saldırılarda halkımız katliama uğrarken, 103 köyümüz göç etmek zorunda kalmış, halkımız adanın yüzde üçüne tekabül eden gettolarda kuşatma altına alınmıştı. O karanlık günlerde yine Rum’a boyun eğmedik, teslim olmadık.  TMT öncülüğündeki direniş ve Anavatan Türkiye’nin yardımlarıyla ayakta durduk. 

Sevgili kardeşlerim,
Halkımız, Rumlar tarafından devlet yönetiminden dışlanırken, kurucu ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti de silah zoruyla bir Rum devletine dönüşmüştü. 
Halkımızın yönetsel açıdan da yok edilmek istenmesine karşı da halkımızın yönetsel ihtiyaçlarını karşılamak üzere, 1964 yılının ocak ayında Genel Komite oluşturuldu. Bu yönetsel oluşum da devlet olma yolunda attığımız ilk adımdır. Bunun temeli de Kıbrıs’ta iki ayrı halk olduğu gerçeğine dayanmaktadır. O günden bu yana da Kıbrıs’ta iki ayrı devlet vardır. 

Devlet olma yolunda her zaman büyük bir inanç ve kararlılıkla ilerledik. İlk adım olan Genel Komite’den sonra Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi ve Türk Yönetimi oluşturuldu. 
Kıbrıs Türk halkını yok olmaktan kurtaran, özgürlüğümüz ile bize ayrı bir vatan sağlayan ve tüm Kıbrıs’a barışı getiren 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı sonrasında Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi oluşturulurken, 1975 yılında da Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. Halkımızın özgür iradesi ve istenci ile de 15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi ve işte bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 39’uncu yıl dönümünü büyük bir coşku, heyecan ve gururla kutluyoruz.  İlelebet de kutlamaya devam edeceğiz.    


Sevgili kardeşlerim,

Kıbrıs konusuna çözüm bulabilmek amacıyla 1968 yılında başlayan ve uzun yıllar devam eden müzakere süreçleri, Rum tarafının olumsuz ve dayatmacı tutumuyla başarısızlıkla sonuçlandı. 
Rum tarafının dayatmaya çalıştığı federal temele dayalı bir antlaşma, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılmasını, Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesini ve halkımızın azınlık durumuna düşürülmesini hedefliyordu. Elbette ki bunları kabul etmemiz mümkün değildi.    

Rum tarafı federal temele dayalı bir antlaşmada ısrar ederken, özellikle Annan Planı referandumunda ve Crans Montana'da yaşananlar, federal temele dayalı bir antlaşmanın mümkün olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. 
Kıbrıs’ın gerçeklerini ve geçmişte müzakere süreçlerinde yaşananları dikkate alarak ülkemizde 2020 yılında gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı çözüm önerisini gündeme getirdim. Halkımız da beni Cumhurbaşkanı seçerek bu çözüm önerisine büyük destek verdi.  

Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olacak bu çözüm şekli Anavatan Türkiye tarafından da desteklenirken, bu çözüm önerisini ilk kez Cenevre'de müzakere masasına koydum. Daha sonra Brüksel ve New York'ta yapılan görüşmelerde bu çözüm önerimizden geri adım atmayacağımızı ve resmi müzakerelerin başlayabilmesi için devletimizin, egemenliğimizin ve uluslararası statümüzün kabul edilmesi gerektiğini yine belirttim.  
Türk tarafı olarak adil,  kalıcı ve sürdürülebilir bir antlaşmadan yanayız. Bunun da yolu, federal temele dayalı bir antlaşmadan değil, egemen eşit iki devletin varlığına dayalı çözüm önerimizden geçmektedir. 
Bu çözüm önerimiz her geçen günle daha da büyük bir yankı yaratırken, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, BM’nin 77’nci Genel Kurulu’nda yaptığı tarihi konuşmada dünya ülkelerine ‘KKTC’yi tanıyın’ çağrısıyla da yeni bir dönem başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti Milli Güvenlik Kurulu kararında da aynı çağrının tekrarlanması ve TBMM Başkanı Sayın Mustafa Şentop’un da bu çağrıda bulunmasıyla Kıbrıs konusunda başlayan yeni dönem, perçinlenmiş oldu. 

Ülkemizi, 9 Kasım 2022 tarihinde ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay’ın egemen eşit iki ayrı devlete dayalı çözüm önerisinden vazgeçilemeyeceğini ve tanınma yolundaki faaliyetlerin devam edeceğini belirtmesi de gücümüze güç katmıştır. 


Sevgili kardeşlerim, 
Özbekistan’ın Semerkant kentinde düzenlenen 9’uncu Türk Devletleri Teşkilatı Liderler Zirvesi’nde KKTC’nin oy birliğiyle gözlemci üye olarak kabul edilmesi, çıktığımız yeni yolda büyük bir adım ve büyük bir başarıdır. 

Devletimiz, uluslararası bir örgütte ilk kez Anayasal adıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak bu statüyü kazanmıştır. Tarih sayfalarına geçecek milat niteliğindeki bu olay, bizim için bir gurur vesilesidir. 
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu başta olmak üzere, bu mutluluğu bize yaşatmak için canla başla çalışan Türk diplomasisine ve buna destek veren tüm üye devletlerin devlet ve hükümet başkanlarına şahsım ve halkım adına teşekkürü bir borç bilirim.      

Sevgili kardeşlerim;

‘Zulüm’ diye nitelendirilen ambargolara ve baskılara rağmen KKTC, bugün yönetsel, yargısal ve tüm diğer kurumları ile demokrasinin ve halk iradesinin esas alındığı çağdaş bir yapıya ulaşmıştır. Bu da bizim için gurur vericidir. 
Ekonomiyi, tüm sektörleri ve sosyal yapımızı etkileyen pandemi sürecinin olumsuzluklarını halkımızın, doktorlarımızın, sağlık çalışanlarının fedakârlığı ve Anavatan Türkiye’nin yardımlarıyla aşmış bulunuyoruz. 

Ekonomi, turizm, tarım, sanayi, yükseköğrenim ve diğer sektörlerimiz Anavatan Türkiye'nin desteğiyle ayağa kalkarken, yeni projeler ve yatırımlarla daha da ileriye gideceğiz. Kapalı Maraş açılımı da ülke ekonomisi ile turizmine büyük katkı sağlamıştır. 

Asrın Projesi olarak değerlendirilen KKTC Su Temin Projesi ile Anadolu’nun suyu KKTC’ye akarken, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay’ın 9 Kasım 2022 tarihinde KKTC’yi ziyaretinde açılışı gerçekleşen Kamu Veri Merkezi, şehirler arası yollar ile köy yolları ve tanıtımı yapılan Su Temin Projesi Orta Mesarya Ovası Sulama İletim Hattı yapımı ekonomiye ve tarıma güç verecektir. 
Bunların yanı sıra Anavatan Türkiye’nin sağlayacağı yeni hibeler ile ekonomide, ulaşımda, eğitimde, sanayide, tarımda, bilişimde ve diğer sektörlerle ilgili yeni projelerle de KKTC daha da güçlenecektir.  

  
Bu arada KKTC Cumhurbaşkanlığı ve KKTC Meclisi yerleşkeleri ile 400 dönümlük Milli Park çalışmalarını yerinde inceleyen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay bunların, KKTC’nin mührü olacağını belirterek çok önemli bir mesaj vermiştir. Bu çalışmalar tamamlandığında KKTC’nin 40’ıncı kuruluş yıl dönümünde bu mühür daha da güçlenecektir. 

Önümüzde daha da aydınlık yarınlar vardır. KKTC, Doğu Akdeniz’de parlayan bir yıldız olacaktır. Bundan kuşkum yoktur. Yeter ki birlik ve beraberliğimizi koruyalım, birbirimize güvenelim ve Anavatan Türkiye’ye daha sıkı sarılalım. 


Sevgili kardeşlerim;

Türk tarafı olarak diyalog yolunu açık tutmak için Rum tarafına samimi ve olumlu çağrılarımız devam ederken, Rum tarafı silahlanma faaliyetlerini daha da yoğunlaştırmakta ve Doğu Akdeniz’de gerginliği tırmandırmaktadır. 

Bu arada bölgede hidrokarbon ve enerji kaynakları üzerinde büyük bir mücadele sürmektedir. Rum tarafı tek başına enerji kaynaklarına sahip çıkmaya çalışıyor. Bunlara karşı da seyirci kalacak değiliz. Anavatan Türkiye ile birlikte her türlü önlemi alıp gereğini yapmakta kararlıyız.   


Sevgili kardeşlerim;

KKTC'nin 39’uncu yıl dönümünü kutlarken, dünyaya bir kez daha sesleniyorum; ‘Devletimizden, egemenliğimizden, Anavatan Türkiye'nin garantörlüğü ile Türk askerinden vazgeçmeyeceğiz. 1974 öncesinin karanlık günlerine dönmeyeceğiz, Rum’un azınlığı olmayacağız. KKTC'yi daha da yüceltip Anavatan Türkiye ile birlikte yolumuza devam edeceğiz.’

Sevgili vatandaşlarım;
Cumhuriyet bayramınızı bir kere daha kutlarken, hepinizi en içten duygularımla sevgi ve saygıyla selamlarım. Yeni dönemde, yeni yolda hep birlikte ilerlemeye devam edeceğiz. Dünden daha güçlüyüz, yarınlarda daha da güçlü olacağız. Dağ başını duman almış, yürüyelim arkadaşlar.”