Karavelioğlu açıklamalarına şöyle devam etti;
Pandemi nedeniyle iyice yavaşlayan dünya ekonomisini tekrar canlandırabilmek amacıyla dünyanın önde gelen Merkez Bankaları hem para basarak likidite arttırdılar hem de faizleri sıfıra hatta eksilere çekerek paranın yatırım için kullanılmasını teşvik etmeye çalıştılar. Pandeminin bu yıl başından itibaren etkisini kaybetmesi nedeniyle talep canlanmaya başladı ve bu durum emtia fiyatlarının da artmasına neden oldu. Bu sefer gelişmiş ülkelerin merkez bankaları artan talep ve yükselen maliyet nedeniyle hızlıca yükselişe geçen enflasyonu önleyebilmek amacıyla faiz artırımlarına başladılar. Şu anda dünyada yaşanan sorunun temeli bu faiz artışları. Hızla artan faizlerin  dünyada durgunluğa sebep olacağı yönündeki kuşkular iyice arttı. Bu faiz artışları durgunluğa neden olursa o zaman doğal olarak talep düşecek ve üretim düşecek. Üretim düşeceği için de petrol fiyatları, doğalgaz fiyatları ve emtia fiyatları genel olarak düşmeye başladı. Kriz zamanının en güvenilir para birimi dolardır. Bu durum dolara olan talebi arttırdı. ABD doları dünya‘daki diğer büyük para birimleri karşısında yani Sterlin, Euro, Japon yeni gibi para birimleri karşısında hızlı bir şekilde değer kazanıyor. ABD Doları krizlerin parası olduğunu bir kere daha gösterdi. İngilterede yaşanan hükümet bunalımı, Euro bölgesinin parçalı ve homojen olmayan yapısı da Doların güçlenmesine yardımcı oluyor.