İngiliz Yüksek Komiseri Stephen Lillie'nin Kathimerini gazetesine verdiği
mülakatta yaptığı açıklamalar, kendisinin de söylediği gibi, Rum Lider
Anastasiades'in politikasıyla örtüşmekte olup, tarafsızlık ilkesine ters
düşmektedir. Buna ilaveten, bu açıklamayla, Birleşik Krallık'ın Kıbrıs'ta
gerçeklere dayalı, sürdürülebilir bir çözüm değil, sadece İngiliz Egemen
Üsleri ile bağlantılı çıkarlarını gözetme peşinde olduğu anlaşılmaktadır.

Birleşik Krallık gibi Kıbrıs adasıyla tarihi, hukuki ve fiili bağlantıları
bulunan bir ülkenin diplomatından bu konuda daha duyarlı, gerçekçi ve
tarafsız yaklaşımlar bekliyorduk. Bu açıklamayla Yüksek Komiser Lillie,
bahsekonu gereklilik ve ilkeleri tamamıyla göz ardı etmiştir. 

1968'den bu yana yapılan müzakerelerde tüm uzlaşı olanaklarının Kıbrıs Rum
tarafının uzlaşmazlığı yüzünden nasıl tüketildiği Birleşik Krallıkça da
gayet iyi bilinmektedir. Gelinen aşamada, Kıbrıs konusunun Genel Sekreterin
ilgili raporlarında da belirtildiği gibi, statükonun yerleşmiş kalıpları
dışında yeni ve yaratıcı yöntemlerle aşılabileceği ortadadır.

Bu bağlamda, Kıbrıs Türk tarafı egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü
zemininde, gerçekçi ve müktesep haklara dayalı işbirliği vizyonunu Nisan ayı
sonunda Cenevre'de gerçekleşen 5+BM gayrıresmi toplantısında açıkça ortaya
koymuştur. Sürdürülebilir bir uzlaşıya geçmişin ön yargılarıyla değil, açık
fikirlilikle yaklaşıldığı takdirde ulaşılabileceği açıktır. 

Kıbrıs meselesinin dıştan yazılan reçetelerle çözümlenemeyeceği ve bu konuda
yardımcı olmak isteyen tüm çevre veya kişilerin taraflara eşit mesafede
durması gerektiği yadsınamaz bir gerçektir. Bunun hilafına davranışlar bu
konuda söz söyleme ve etkili olma olasılıklarını zedeler.

Başbakanlığımız ve Dışişleri Bakanlığımız da bu konuda gerekli açıklamaları yapmıştır.