Halkın Partisi’nin gerçekleşen 3. Olağan kurultayında Genel Başkanlığa yeniden getirilen Kudret Özersay “Yeni dönemde kapımız samimiyetle “Önce memleketim" diyenlerin ve diyebilen herekese  açık olacaktır. Önce memleket diyerek Nazım’ın da dediği gibi güzel günler göreceğiz, bu devran dönecek değerli kardeşlerim!” dedi.


Halkın Partisi’nin 3. Olağan Kurultayı coşkulu bir şekilde gerçekleşti. 

Yeniden başkanlığa getirilen Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, katılan delegeler, üyeler, diğer parti başkanları ve yol arkadaşlarına teşekkür ederek başladığı konuşmasında ilk olarak depremde hayatını kaybeden canlarımızı yadetti.


“BÜYÜK BİR ACIYI, TOPLUMSAL TRAVMAYI HEP BİRLİKTE YAŞADIK”

Ülkenin çok zor bir dönemden geçtiğini, büyük bir acıyı, toplumsal travmayı hep birlikte yaşadığını belirten Özersay “Hepimizin bağrı yanık. Kısa yoldan zengin olmak isteyen, rant peşinde koşan, sorumsuzca davrananlar nedeniyle evlatlarımızı yitirdik. Canlar gitti, evlatlar gitti. 6 Şubat depremini ve çok acı sonuçlarını iliklerimize kadar hissettik. Hem evlatlarımızı, vatandaşlarımız kaybettik hem de Türkiye’de binlerce masum vatandaşımızı kaybettik. Bu bir kader değildir, bir ihmaldir, bir cinayettir. Sorumlularının hesap vermesi gereken, bu memleketin her bireyinin hesap vermesi, hesap sorulması gereken bir olaydı ve bunun hesabını soracağız. Bu vahim olay sonucunda hayatını kaybeden bütün masum kardeşlerimize Allah’tan rahmet, sevdiklerine ve yakınlarına sabırlar diliyorum. Türkiye’nin acısı bizim acımızdır, bizim acımız Türkiye’nin acısıdır. Bu sebeple Şubat ayında yapılması kararı aldığımız kongremizi 2 kez ertelemek zorunda kaldık. Bu erteleme sonucunda da tercih etmiyor olmamıza rağmen Ramazan ayı içerisinde yasalara, tüzüğümüze saygımızdan dolayı bugün yapmak zorunda kaldık” dedi. 

“HALKIN PARTİSİ DEVLETİN BAĞIMSIZLIĞINA YÜREKTEN SAHİP ÇIKANLARIN PARTİSİ”

Ülkede 50 yıllık kemikleşmiş partilerin göz önünde bulundurulduğunda Halkın Partisi’nin yoktan var edildiğini söyleyen Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay “Halkın Partisi, 7 yaşında yeni ve genç bir siyasi partidir. Halkın Partisi. Yürekten sahip çıkanlar sayesinde ayakta duran ve büyüyecek olan, ülkeyi yönetmeye talip olacak bir siyasi partidir. Halkın Partisi’nin mücadelesi bu şartlar altında kolay olmayacak ve olmamıştır. Ama hiçbir zaman havlu atmadık. Halkın Partisi bir sistem partisi olmayı hiçbir zaman kabul etmedi, etmeyecek. Statükoyu devam ettirmek istiyorlar. Biz buna karşı geliyoruz. Statükoyu korumak isteyenler istediği kadar kızsınlar, biz onları soğutmasını biliriz. Bu memleketin geleceği temiz, düzgün ve dürüst siyasetten geçer” dedi.


“7 YILDA VEFASIZLIĞI DA, İHANETİ DE GÖRDÜK AMA SAHİPLENMEYİ VE MÜCADELE RUHUNU DA YAŞADIK!”

Halkın Partisi’nin bir çok sorun yaşadığını ama buna rağmen hiçbir zaman vazgeçmediğini ve asla vazgeçmeyeceğini belirten Halkın Partisi lideri Kudret Özersay “En az benim kadar sizler de çok net biçimde bazı şeyleri birlikte yaşadık. 7 yılda vefasızlığı gördük, ihaneti gördük. Ama bunlar önemli değil. Önemli olan Halkın Partisi geçen 7 yılda hiç kesintiye uğramadan samimiyeti, sahiplenmeyi başardı.  Halkın Partisi bütün bu yaşananlara rağmen hiçbir zaman vazgeçmedi, vazgeçmeyecek. Temiz ilkelerle işler yapılmak istendiğinde ille koltuk, bakanlık demedi. Koltuktan kalkmasını, makamı reddetmesini bildi. Ülkenin bağımsızlığına gölge düşürülecek bir şekilde gayri meşru hükümet kurulduğunda bunu kabul etmiyoruz diyerek milletvekilliği koltuğunu da elinin tersiyle itmesini bildi. İlle de koltuk, ille de vekillik demedi. Halkın Partisi son sine-i millet kararında olduğu gibi bedel ödemesini bildi, ilkelerine sahip çıktı ama mücadelesinden hiçbir zaman vazgeçmedi, vazgeçecek değildir” dedi.


“NAMUSUMUZ VE ŞEREFİMİZ ÜZERİNE BAĞIMSIZLIK İÇİN ETTİĞİMİZ YEMİNİN ARKASINDA DURDUK”

“Devletin bağımsızlığı Halkın Partisi için esastır. Biz milletvekili yemini ederken tırnak içinde söylüyorum “Devletin varlığını ve bağımsızlığını koruyacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim” dedik. Biz yeminimizin arkasında durduk, bağımsızlığımıza sahip çıktık. Bağımsızlığımız ayaklar altına alınırken, gayri meşru hükümet kurulurken hiçbir şey yokmuş gibi bağımsızlığı göz ardı ederek gölge düşürecek davranışlara boyun eğemezdik. Namusumuz ve şerefimiz üzerine verdiğimiz yeminin arkasında durduk” diyerek sözlerini devam ettiren Kudret Özersay “Halkın Partisi Kıbrıs Türk halkının kendi kaderini tayin hakkına samimiyet hakkına inanan bir partidir. Kıbrıs Türkü kendi kendini yönetmelidir, iradesine saygı duyulmalıdır. En az Kıbrıslı Rumlar kadar Kıbrıs Türkü’nün de bir devlet sahibi olmaya hakkı vardır. Bunu söylerken de KKTC’ye inanan bir parti olarak Halkın Partisi için bağımsızlık esastır. Eğer bu bağımsızlık gölgeye düşürülürse, yok sayılırsa, ezilirse devlet olmanın bir anlamı kalmaz. Bu kadar yıl mücadele edip canını feda etmiş şehitlerimize de ayıp edilmiş olur” şeklinde konuştu. 


“TÜRKİYE BİZİM CANIMIZ, İNSANI DA KARDEŞİMİZDİR”

KKTC ve Türkiye’nin menfaatine olmayacak, Kıbrıs Türkü’ne zarar verecek herseye karşı çıkacaklarını belirten Özersay “Hiç kimse başka türlü yorumlar, değerlendirmeler yapmaya kalkmasın. Açık yüreklilikle söylüyorum. Türkiye bizim canımız, insanı da kardeşimizdir. Acısı acımız, sevinci sevincimizdir. Hiçbir zaman aksini düşünmedik. Biz bunun bilinciyle hareket eden bir siyasi partiyiz. Kardeşler doğruları gördüğünde alkışlar, yanlışları gördüğünde söyler. O cesareti göstermelidirler. Bu hem Türkiye hem de KKTC’nin ortak menfaati için olan birşeydir. Bu orta veya uzun vadede Kıbrıs Türkü’ne zarar verecekse buna karşı geliriz. Kurulan UBP-DP-YDP gayri meşru hükümeti herhangi bir meşruiyeti olmayan bir hükümettir. Bu hükümet demokratik teamüllere uyularak kurulmamıştır. Bunu söylemekten çekinmemek gerekir. KKTC’nin bağımsızlığına, halk iradesine gölge düşürecek bir görüntü ortaya çıkmıştır” dedi.


“MECLİS’TEKİ MUHALEFET GAYRİMEŞRU HÜKÜMETİN DEVAMI İÇİN DAYANAK OLDU”

Ana muhalefet partisi CTP’nin gayri meşru hükümete memleketi teslim ettiğini söyleyen Özersay “Bu kadar yıl burada ayrı bir devlet var, Kıbrıslı Türkler yönetiyor derken şimdi uluslararası alanda bunu savunmak eskisinden çok daha zordur. Bunu bu kadar yıldır milli varoluş mücadelesini savunan insanları üzen bir durumdur. Aynı hata 2006 yılında da yapılmıştır. UBP vekilleri ayaklanıp istifa ettiğinde ÖRP kurdurulmuş. Şimdi de aynısı yapılıyor. CTP diyor ki bir yıl daha böyle gidelim sonra seçim yapalım diyor. Biz bunu memleketi gayri meşru hükümete teslim etmek ya da teslim olmak olarak algılıyoruz” şeklinde konuştu.

“BİR BAŞKA GAYRI MEŞRU HÜKÜMET, AYNI FİRMA, FARKLI SÖZLEŞME! TESADÜF OLAMAZ!”

Şu anda yaşananların aynı şekilde geçmiş dönemde kurulan CTP-ÖRP gayri meşru hükümeti zamanında da gerçekleştiğini belirten Kudret Özersay “2006’da kurulan CTP-ÖRP hükümeti bugün yürürlükte bulunan elektrik sözleşmesi imzalandı, bugün de kurdurulan gayri meşru hükümet aynı şirketle, aynı veya daha kötü şartlarla bir sözleşme imzalamaya oturmak üzeredir. Aynı şartlarda bir başka gayri meşru hükümet toplum menfaatine olmayan gayri meşru bir sözleşmeyi ihalesiz bir şekilde sonuçlandırma noktasındadır. Bu bir tesadüf değildir. Bir yıl önce bu gayri meşru hükümet kurulduğunda Halkın Partisi olarak bir uyarı yapmıştık; böyle hükümetlerin olduğu dönemlerde kurumlarımız gider, laiklik elden gider, meşruiyetleri olmadığı hükümetlerde devletin en temel ilkeleri yıpranır ve zarar görür demiştik. Üzülerek söylemek zorundayım ki maalesef yaptığımız uyarılarda haklı çıktık ve sonradan telafisi olmayan zararlar verilmiştir. Kurumlarımız eskiye göre çok daha fazla yıpratılmıştır. Bunun başında elektrik kurumu gelmektedir. Kıb-Tek’i sadece son dönemdeki elektrik kesintileriyle değil geçen 1 yıl içerisinde ihalesiz yapılan yakıt alımlarıyla yıprattılar, ihalesiz bir biçimde o yakıtın taşınmasıyla ıprattılar, tamiri gereken aracı gereci tamir etmeyerek yıprattılar, kötü yöneterek yıprattılar. Durmadan bu kurumumuzun farklı farklı bakanlıklara bağlanması da tesadüf değildir. Kurum daha da zayıflatarak zarara uğratılmıştır, şimdi de ihalesiz olarak yaptıkları işlerle son darbeyi indirme noktasına kadar gelmişlerdir. Bu sonradan telafisi olmayan bir zarardır” dedi. 
“MAALESEF ENDİŞELERİMİZDE VE ÖNGÖRÜLERİMİZDE HAKLI ÇIKTIK””
“KURUMLARIMIZ, DEĞERLERİMİZ VE DEVLETİMİZİN TEMEL İLKELERİ EROZYONA UĞRATILDI, ZAYIFLATILDI”

Kurumların, değerlerin, toplumun yıpratıldığını, erozyona uğradığını söyleyen Özersay “Değerlerimiz ciddi şekilde erozyona uğradı. Toplumda böyle şeyler olmaz, konuşulmazken toplumun değerlerine ters olan bazı şeyleri duymaya başladık. Devlet adına yetki kullanan bir daire başkanının insanların özel hayatına, yatak odasına karışmaya, ahlak dersi vermeye kalktığını gördük. Kadınlarımızı hor gören, insanımızı küçük düşüren bir takım yaklaşımlar gördük. Laiklik o anlamda erozyona uğradı. Bu süreçte çocuklarımız yağmurda çadırlar altında çamurdayken ikinci bir ilahiyat koleji yapımıyla bir kez daha irkilmemiz gereken durumla karşı karşıya kaldık. Burada bu konularla mücadele veren, birlikte mücadele verdiğimiz kurum yetkilileri de vardı. Geçen bir yıl içerisinde bu ülkede anayasa ayaklar altına alınmıştır. Anayasaya aykırı yasa hükümetin ve muhalefetin oy birliğiyle meclisten geçmiştir. Dolayısıyla bu açıdan da hukuğun ve anayasanın üstünlüğü erozyona uğramış ve yıpratılmıştır. Tam da bunun için dur demek, sineye çekmemek önemlidir. Bu gayri meşru hükümet 1 gün bile görevde kalmamalı, istifa ettirilmeli demiştim, muhalefetin diğer isimleriyle görüşme yapmıştık. Ama günün sonunda sine-i millete gidip evde oturalım demedik. Topluma gidip bu hükümeti istifaya zorlayalım dedik. Maalesef ana muhalefet partisi mecliste kalmayı, bu hükümetin devam etmesi sürecinde muhalefet yapmayı tercih etmiştir. Mecliste bu gayri meşru hükümetle birlikte yasama faaliyeti, komite çalışmaları yapmıştır. Mecliste anayasaya aykırı seçim tarihini oy birliğiyle belirlemek zorunda kalmıştır. 3 parti cinsiyet partisi ayıbını ortadan kaldırmak için bir gecede meclisten yasa geçirmiştir. Üzülerek bunu söylemek zorundayım. Gayri meşru hükümete normal bir hükümet muamelesi yapıldığı için; ülkede muhalefet var, hükümet var deniliyor. Eğer bağımsızlık vurgusu bizim için önemliyse parmağımızın arkasına saklanmamız bizim için doğru olmazdı. Muhalefetin mecliste kalması gayri meşru hükümetin devamını mümkün kılmıştır. Ama olan halka olmuştur. Oysa halk bizi meclise bunlara göz yumalım die göndermedi. Herkesin maskaralık dediği bu durumun parçası olalım diye milletvekili seçilmedik, maaş çekip oturmak için seçilmedik, halk bizi meclise başımıza vursunlar, keyfi şekilde hükümet kursunlar, dombuladan başbakan çıkarsınlar biz de orada oturup seyirci olalım diye oraya göndermedi. Biz bunları sineye çekemezdik” dedi.


“BÖYLE BİR MECLİS HALKI, BAĞIMSIZLIK YEMİNİNE SADIK KALMAYAN VEKİLLER DE BİZİ TEMSİL ETMİYOR”

İktidarıyla, muhalefetiyle hükümetin gayri meşruluğunu kanıksayan meclisin kendilerini kesinlikle temsil etmediğini söyleyen Özersay “2011 yılında siyasete atılmadan önce samimiyet ve yürekten tam 12 yıl önce bu vekiller beni temsil etmiyor demiştim. Şimdi gayri meşru hükümeti ayakta tutan, bundan rahatsız olmayan, gayri meşru hükümetin devamına göz yuman, bağımsızlık yeminine sadık kalmayan bu vekiller de beni temsil etmiyor. Halkın menfaatini ve iradesini değil, kendi koltuğunu düşünenlerin devamını önlemek hepimizin boynunun borcudur, dolayısıyla iradenin yenilenmesi şarttır. beklemek, taviz vermek memleketi geri dönülmez bir zararla bırakacaktır. Meclis anayasayı hiçe sayan haliyle bağımsızlığa gölge düşüren haliyle, bir gecede kendi ayıplarını örtmek için yasa geçiren haliyle, iktidarıyla, muhalefetiyle bu gayri meşruluğu kanıksıyorsa bu meclis bizi temsil etmiyor” dedi.


“HANGİ KRİZİ YÖNETEBİLDİLER Kİ YAKLAŞAN EKONOMİK KRİZİ YÖNETSİNLER?”

Bu sorunların çözümünün gayri meşru hükümetten bir an önce kurtulmak olduğunu belirten Özersay “2 yıl önce olağan kongremizde pandeminin dönemlerinde kongremizi yaparken bugünden itibaren dünyadaki gelişmelere baktığımızda bundan sonra kriz yönetimi çok önemli olacak demiştim. Kriz yönetimini bilenlerin bu görevde olmasına dikkat çekmiştim. Geçen süre zarfında pek çok krizi hep birlikte gördük, yaşadık. Maalesef alınmayan tedbirler, yapılmayan tedbirler ve sorumsuzluklar nedeniyle son yaşanan deprem krizinde büyük kayıplar ortaya çıktı. Bununla ilgili şu 3 hatırlatmayı yapmak isterim; çocuklarımızı çadırlarda çamurlar içinde eğitim gördüler, depremde bina dayanıklılığı konularında birlikte çalışmaları gereken Mimar ve Mühendis Odaları Birliği ile nasıl kavga ettiklerini, diyaloğu kopardıklarını, süreci uzattıklarını düşünün, depremden dolayı koymaya ve yapmaya çalıştıkları maaş kesintilerini nasıl yüzlerine gözlerine bulaştırarak toplumsal dayanışma ruhunu da zedelediklerini ve günün sonunda da geri adım attıklarını hep birlikte gördük. Şimdi şunu hatırlatmak isterim; Türkiye’de yakında bir seçim var bunun sonucu ne olursa olsun hepimiz çok iyi biliyoruz ki ekonomistler Türkiye’deki seçimlerden sonra derin bir ekonomik krizin bizi beklediğini söylüyorlar. Şimdi soruyorum; yakın geçmişteki krizleri nasıl iyi yönettiler ki yaşanacak yeni krizleri nasıl yönetecekler?” dedi.


“HALKIN PARTİSİ FABRİKA AYARLARINA DÖNMÜŞTÜR”
“Kavgamız memleket kavgasıdır. Önce ben diyen kişilere, anlayışa ve zihniyete karşı verilen kavgadır. Yeni dönemde kapımız samimiyetle “Önce memleketim" diyenlerin ve diyebilenlerin hepsine açık olacaktır” diyen Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay sözlerini “Halkın Partisi, bundan sonra bağımsızlıktan ve kendi kendimizi yönetmekten yana taraftır, taraf olacaktır. Halkın Partisi bundan sonra da laiklikten yana taraftır, taraf olacaktır. Halkın Partisi bundan sonra demokrasi, insan hakları ve meşruiyetten yana taraftır ve taraf olacaktır. Halkın Partisi devletin ve halkın parasının çalınmasının, rant paylaşımlarının, rüşvetin ve peşkeşin karşısında, temiz siyasetten yanadır. Halkın Partisi için alınan sine-i millet kararı Halkın Partisi’nin fabrika ayarlarına dönüşünün sinyalidir. Zamanla bu ayarların dışına çıkmış olanlar doğal olarak Halkın Partisi’nin, fabrikanın dışında kalmıştır. Halkın Partisi yeniden halkla, halkın içerisinde durma yoluna gitmiştir. Yeni dönemde ilkelerimizden taviz vermeden çok çalışacağız. İnanmak başarmanın çok önemli bir kısmıdır. İnandığımız ve çalıştığımız takdirde ilk seçimde demokratik yoldan kurulacak bir seçimde anahtar konumunda olacaktır Halkın Partisi. 
“KAVGAMIZ MEMLEKET KAVGASI, GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ, BU DEVRAN DÖNECEK KARDEŞLERİM!”
Çok sayıda kişi şahsi menfaat ve koltuk derdine düşmüştür. Bunu sadece siyasi partiler üzerinden değil, sıvı toplum örgütleri de var. Onlara buradan seslenmek istiyorum; sizin koltuğunuz bu memleketin bağımsızlığından ve temiz siyaset ilkelerinden daha önemli olamaz. Sizin makamınız, bakanlığınız, başbakanlığınız, vekilliğiniz bu memleketin bağımsızlığından ve onurundan önemli değildir, olamaz ve müsaade etmeyiz.