Loizidou davasında AB bakan yardımcıları komitesi, "Türkiye üzerine düşeni yaptı" kararı üreterek  Loizidou'nun başvurusu ile ilgili AİHM kararının uygulanmasını takip sürecini dururdu ve davayı kapattı.
Rum basın haberlerine göre "teraziyi deviren" ,  İspanya, İtalya, Estonya ve Litvanyanın duruşunu değiştirmesi olmuş..
Karar güneyde şok etkisi yarattı.. Rum Dış İşleri Bakanlık Müdürü Kornilios Korniliu Rum haber ajansının sorusuna şöyle cevap verdi:
"Türkiye bu sonucu elde etmek için 2018'den beri uğraşıyordu, şu ana kadar bunu engellemiştik, ama şimdi durum değişti. Bazıları artık Türkiyeyi önemli bir ülke olarak görüyor. Avrupa Konseyinde Türkiyeyi ilgilendiren başka Kavala meselesi gibi konular da var ve görünen o ki Türkiyeye baskı yapmak istemiyorlar. Bu gelişme bizi çok üzdü, çünkü Kıbrıs meselesi ile ilgili başka konuları da etkileyecek, her başvurumuzda karşımıza çıkacak .  Her ülkenin kendine göre gerekçesi, açıklaması var. Konunun hukuki değil siyasi olduğunu anlatmaya çalıştık, anlatamadık."  
Kararın lehinde oy kullanan 25 ülke şunlar :
Arnavutluk, Hollanda, Karadağ, Polonya, Letonya, İspanya, Türkiye, Danimarka, İngiltere, Almanya, Azerbaycan, Lihtenstain, İsveç, İzlanda, Estonya, Norveç, Litvanya, Belçika, Finlandiya, Kuzey Makedonya, Hırvatistan, Çekya, Portekiz.. 
Karara karşı oy kullanan 5 ülke :
Güney Kıbrıs, Yunanistan, Sırbistan, Bulgaristan, Ermenistan.
Çekimser kalan 16 ülke :
Romanya, Malta, Slovenya, Andorra, Avusturya, Lüksemburg, Ukrayna, Macaristan, Monako, İrlanda, Moldavya, San marino, Gürcistan, Bosna Hersek, Slovenya, Fransa...

Avrupa Konseyi, KKTC'deki mülklerine dönmek isteyen Rumların açtığı "Loizidou davası'nı kapattı. Rumlara, Türk tarafında AİHM kararları doğrultusunda kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu'nu adres gösterdi.

Öte yandan Türkiye Dışişleri Bakanlığı kararı olumlu karşıladı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, "Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi'nin, AİHM'in Loizidou kararına ilişkin incelemeyi çok geç de olsa kapatmış olması olumludur" ifadesi kullanıldı. Açıklamada söz konusu çabaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sisteminin korunmasına da önemli katkıda bulunduğu belirtildi.