Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, FETÖ operasyonları kapsamında 20’den fazla ülkeden 110’u aşkın örgüt mensubunun Türkiye’ye iadesinin sağlandığını ve bunların büyük çoğunluğunun KKTC’de kendilerini saklamaya çalışan örgüt mensupları olduğunu açıkladı.

Başçeri “Terörle mücadele yasası olmaması KKTC’de yapılan çalışmaların akıbeti açısından soru işaretleri yaratıyor” dedi.

Büyükelçi Başçeri, Türkiye ile Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı arasındaki ilişkilerde bir sorun olmadığını da söyledi.

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Sözcüsü’nün yaptığı açıklamada da bu durumun açıklandığına işaret eden Başçeri, TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın KKTC ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Akıncı’ya nezaket ziyareti gerçekleştirilemeyeceğinin çok önceden bildirildiğini kaydetti.

“TÜRKİYE’NİN TAVRI YOK”

Başçeri, “Bunun üzerinden bir yorum yapmak gereksiz diye düşünüyorum. O mesajı ileten elçi olarak benim gönlüm müsterih. Sayın Cumhurbaşkanı’na karşı herhangi bir tavrı yok Türkiye’nin…” dedi.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Etkinlikleri çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliği’nde basın toplantısı düzenledi.

Günün anlam ve önemi üzerine konuşan TC Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.

“251 ŞEHİT, 2 BİNDEN FAZLA YARALI…”

Konuşmasına “Bugün, 15 Temmuz ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nün üçüncü yıl dönümü. Bu amaçla gerçekleştireceğimiz etkinliklerimiz hakkında bilgi paylaşmak ve üzerinden üç yıl geçen, Türkiye’nin maruz kaldığı en kanlı terör saldırısı niteliğindeki 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından özellikle Türkiye dışındaki faaliyetler hakkında konuşmak üzere sizlerle bir araya geldik” diyerek başlayan Başçeri “251 vatandaşımızın şehit olduğu, 2 binden fazla vatandaşımızın yaralandığı saldırıyı gerçekleştirenlerin sergilediği vahşetin ve hainliğin benzeri tarihimizde yaşanmamıştır” ifadelerini kullandı.

“Bu vesileyle aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, yaslı ailelerine bir kere daha sabırlar temenni ediyor, gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum” diyen Başçeri, şöyle devam etti:

“Hepimizin hatırlayacağı gibi Meclisimiz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, MİT Başkanlığı, Gölbaşındaki Polis Özel Harekât Merkezi, Emniyet binalarımız bombalanmış, sivil halkın üzerine tanklar sürülmüş, havadan bombalar yağdırılmış ve helikopterlerden ateş açılmıştı.

FETÖ terör örgütünün devletimize yönelik oluşturduğu büyük tehdidin bertaraf edilmesinde en büyük pay, kendi iradesi üzerinde bir güç tanımadığını, devletini ve demokratik kazanımlarını korumak için hayatını vermeye hazır olduğunu ortaya koyan Türk halkına aittir”

“82 MİLYON VATAN EVLADI VATANIN İSTİKBALİNE GÖZ DİKENLERE ASLA MÜSAADE ETMEYECEK”

82 milyon vatan evladının 15 Temmuz 2016’da olduğu gibi bundan sonra da vatanın istikbaline göz dikenlere asla müsaade etmeyeceğini dile getiren Başçeri, şöyle devam etti:

“Zira bugün geçtiğimiz yıl Sayın Cumhurbaşkanımızın da vurguladığı gibi hem derin kederi hem de büyük bir gururu aynı anda yüreğimizde hissediyoruz. Bir taraftan 251 vatandaşımızı bir gecede kaybetmenin hüznünü tekrar yaşarken, diğer taraftan da dünyada eşine az rastlanır bir direnişe imza atmanın gururunu yaşıyoruz.

Silah ve bomba seslerinin gecenin karanlığını deldiği o gece Türk milleti cesareti, dirayeti ve mücadelesiyle Anadolu topraklarında Çanakkale ruhunun, Kuvayı Milliye şuurunun halen diri olduğunu ispat etmiştir. Bizim görevimizde bu gerçeğin unutulmaması ve her daim hatırlanmasını sağlamaktır.”

“FETÖ’YLE MÜCADELE TEMEL ÖNCELİKLERDEN OLDU…”

“Geçtiğimiz üç yıl içerisinde, devletimizin temel önceliklerinden biri yurt içinde ve yurt dışında FETÖ’yle mücadele olmuştur” diyen Başçeri, şu bilgileri paylaştı:

“Yurt içinde, öncelikle 15 Temmuz sorumlularının, hukukun üstünlüğü ilkesi temelinde, adalet önünde hesap vermeleri sağlanmıştır. FETÖ’nün devlet kurumları içerisindeki örgütsel yapılanması deşifre edilerek mensupları hakkında idari ve adli süreçler başlatılmıştır. Nihai tahlilde, örgütün ‘paralel devlet yapılanması’ çökertilmiştir.

Ayrıca, FETÖ’nün devlet kurumları dışındaki eğitim, medya, bankacılık sektörü ve ekonominin tüm alanlarına yayılan paravan oluşumları da ortadan kaldırılmıştır.

Bu süreçte, FETÖ önemli dönüşüm yaşamıştır. Türkiye’deki ana omurgasını kaybeden örgüt, yurtdışı yapılanmasıyla ayakta kalmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye dışındaki FETÖ yapılarıyla mücadele daha büyük önem kazanmıştır.”

“FETÖ, FAALİYET GÖSTERDİĞİ DİĞER ÜLKELER BAKIMINDAN DA BİR GÜVENLİK RİSKİ YARATIYOR”

FETÖ’nün, faaliyet gösterdiği diğer ülkeler bakımından da bir güvenlik riski yarattığını dile getiren Başçeri, “1990’lardan itibaren yayıldığı ülkelerde FETÖ, Türkiye’dekine benzer yapılanmalar oluşturmuştur. Bulunduğu ülkelerin kanunlarını ihlal etmekten çekinmeksizin kendisine siyasi ve ekonomik nüfuz alanları yaratmayı amaçlamış ve adeta bir istihbarat örgütü gibi çalışmıştır” dedi.

Başçeri sözlerini şöyle sürdürdü:

“Diğer taraftan, FETÖ terör örgütünün yurtdışındaki hareket alanının daraltılması, mensuplarının adaletten kaçması ve para transferlerinin engellenmesi amacıyla idari tedbirler alınmış ve adli süreçler yürütülmüştür.

Buna göre, FETÖ’nün yurtdışı yapılanmasının önde gelen elebaşlarına yönelik Türkiye’de açılan soruşturmalar kapsamında, ilgili şahısların bulunduğu ülkelere iade taleplerimiz iletilmiştir. Çok sayıda örgüt mensubunun ülkemize getirilmesi sağlanmıştır.

İlaveten, FETÖ’ye karşı adımların eğitim alanında mağduriyet yaratmasını engellemek amacıyla, Maarif Vakfı dünya çapında faaliyetlerini sürdürmektedir. Türkiye Maarif Vakfı (TMV) 18 ülkede FETÖ iltisaklı okulları devralmıştır. 36 ülkede FETÖ iltisaklı okul ve dil kursları sonlandırılmıştır.

FETÖ ile mücadelede gelinen aşamada, her şeyden önce FETÖ’nün kendisini lanse etme çalıştığı gibi eğitim ve hayır işleriyle uğraşan toplumsal hareket olmadığı, aksine siyasi ve ekonomik emelleri bulunan karanlık ve sinsi bir örgüt olduğu uluslararası planda yavaş da olsa anlaşılmaya başlanmıştır. Yabancı kamuoylarında örgütün niteliğine dair belirgin bir farkındalık oluşmuştur. Çeşitli ülkeler ve uluslararası örgütler, FETÖ’yü terör örgütü olarak ilan etmişlerdir.”

“KKTC DE DÂHİL OLMAK ÜZERE DİĞER ÜLKELERDE FETÖ’YE KARŞI OLUŞAN FARKINDALIK, SÖZ KONUSU ÜLKELER TARAFINDAN BU UNSURLARIN FAALİYETLERİNİN YAKINDAN İZLENMESİ VE SORUŞTURULMASI SONUCUNU DA DOĞURMUŞTUR”

KKTC de dâhil olmak üzere diğer ülkelerde FETÖ’ye karşı oluşan farkındalığın, söz konusu ülkeler tarafından bu unsurların faaliyetlerinin yakından izlenmesi ve soruşturulması sonucunu da doğurduğunu dile getiren Başçeri, şöyle devam etti:

“Çeşitli ülkelerde FETÖ iltisaklı oluşumların giriştikleri gayri kanuni işlemler ortaya çıkartılmıştır. Örgüt mensupları sınır dışı edilmiştir.

Bu çabalarımız yurtdışındaki örgüt üyeleri üzerindeki baskıyı arttırmış, örgütün yurtdışı yapılanmasında ve manevra alanında da ciddi bir daralma yaşanmıştır. Türkiye’nin yanı sıra başta Afrika olmak üzere faaliyet gösterdikleri birçok ülkeden kaçışlar yoğunlaşmıştır.

FETÖ’nün küresel ağında gözle görülür bir bozulma yaşanırken, örgüt, basını ve lobi imkânlarını kullanarak asılsız haberler üzerinden mağduriyet hikâyesi yaratmaya, medyada tekrar görünür olmaya, Türkiye’ye düşman çevrelerle işbirliğini güçlendirmeye gayret etmektedir. FETÖ’nün yurtdışındaki yapılanmasına yönelik çabalarımız uzun soluklu bir mücadeledir. Ülkemiz bu doğrultudaki çalışmalarını kararlılıkla sürdürecektir”

SORULAR…

“ÇOĞU KKTC’DEN OLMAK ÜZERE 20’DEN FAZLA ÜLKEDEN 110’U AŞKIN ÖRGÜT MENSUBUNUN TÜRKİYE’YE SINIRI DIŞI EDİLMESİ SAĞLANDI”

TC Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.

FETÖ operasyonları kapsamında KKTC’den Türkiye’ye kaç kişinin iade edildiğinin sorulması üzerine Başçeri, “3’üncü ülkelere sınır dışı edilenlerin yanı sıra, 20’den fazla ülkeden 110’u aşkın örgüt mensubunun Türkiye’ye sınırı dışı edilmesi sağlandı” dedi.

Başçeri, bunların büyük çoğunluğunun KKTC’de kendilerini saklamaya çalışan örgüt mensupları olduğunu dile getirdi.

Başka bir soru üzerine, Türkiye ve yurt dışındaki mücadelenin etkinliği çerçevesinde cemaatin ve örgüt mensuplarının bir bozulma ve dağılma yaşadığını kaydeden Başçeri, KKTC-TC ilişkilerinin özel niteliğini çok iyi bilen cemaat mensuplarının ilk terk ettiği yerlerden birinin KKTC olduğunu söyledi.

Darbe girişimi ardından ilk günlerde FETÖ mensubu Kıbrıslı Türkler hakkında yayınlanan listeler hakkında bir soru üzerine Başçeri bu konuda istihbarat birimlerinin yaptığı çalışmalar bulunduğunu kaydetti.

“Cemaatin bir dönem KKTC’de de aktif bir çaba içerisinde olduğu hepimizin malumu” diyen Başçeri “Çok sinsi bir örgütle karşı karşıyayız ve bu sinsi örgüt gerçek emelinin ne olduğunu doğru aktarmadan insanların zihnine girip onları kandırabiliyor” ifadelerini kullandı.

Hâlâ Türkiye’de dahi kripto terör örgütü mensupları olduğunu, onların deşifre edilmesi için çabaların sürdüğünü kaydeden Başçeri “Bu demek değildir ki KKTC’de tamamıyla başarıya ulaştık” ifadelerini kullandı.

Fetullah Gülen’in iadesi konusundaki bir soru üzerine Başçeri, “Bu konuda hem adli makamlarımızın hem siyasi makamlarımızın ABD’nin ilgili makamlarıyla yaptığı görüşmeler devam ediyor. Ama bu akşam yönetmenliğini Ömer Faruk Tunç’un yaptığı ‘Network’u seyretmenizi isterim. Ümit ederim ABD makamları da ne tür bir yapılanmanın ortada olduğunu ve ABD’de faaliyet gösterdiğini anlar ve iade talebine olumlu yanıt verir” dedi.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE CUMHURBAŞKANI MUSTAFA AKINCI ARASINDAKİ İLİŞKİLERDE BİR SORUN YOK”

Büyükelçi Başçeri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın KKTC ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı ziyaret etmediğinin hatırlatılması ve Türkiye Cumhuriyeti ile Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı arasındaki ilişkilerde bir sorun olup olmadığının sorulması üzerine, herhangi bir sorun olmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Sözcüsü’nün yaptığı açıklamada da bu durumun açıklandığına işaret eden Başçeri, nezaket ziyareti gerçekleştirilemeyeceğinin çok önceden bildirildiğini kaydetti.

Başçeri, “Bunun üzerinden bir yorum yapmak gereksiz diye düşünüyorum. O mesajı ileten elçi olarak benim gönlüm müsterih. Sayın Cumhurbaşkanı’na karşı herhangi bir tavrı yok Türkiye’nin…” dedi.

KKTC vatandaşlarının da bir takım listelerde isimlerinin olduğu, bu kişiler arasından kandırılarak, istemeden ortak olanlarla, fiilen bu işin içinde olanlar şeklinde ayrılıp ayrılmadığı ve bu insanların sonsuza kadar gözetim altında tutulup tutulmayacağı sorusunu da  yanıtlayan Başçeri, bu konuda KKTC Polis Müdürlüğü içerisinde bir birimin, Türkiye’deki birimlerle iş birliği içerisinde soruşturma faaliyetlerine devam ettiğini söyledi.

Bu netleştirmeyi yapmaya gayret ettiklerini vurgulayan Başçeri, hâlâ Türkiye’de de kripto örgüt mensuplarının bulunabildiği dikkate alındığında “simsiyah bir odada gecenin karanlığında siyah bir canlıyı arıyoruz” denilebileceğini anlattı.

TC Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, bunun çok kolay olmadığını, titiz bir çalışma yürütüldüğünü söyleyerek, KKTC yetkili makamlarına verdikleri destek için teşekkür etti.

Soruşturulan polislerin, “Ne yapalım oradaki makamlardaki muhataplarımız onlardandı, biz bunun içinde bulunduk” dediğinin anımsatılması ve bunun inandırıcı olup olmadığının sorulması üzerine Başçeri, “Keşke öyle olsaydı” karşılığını verdi.

Başçeri, “Siyasette FETÖ operasyonu ne zaman başlayacak?” sorusu üzerine, “O noktaya gelinir mi, onu zaman gösterecek” ifadelerini kullandı.

“TERÖRLE MÜCADELE YASASI OLMAMASI KKTC’DE YAPILAN ÇALIŞMALARIN AKIBETİ AÇISINDAN SORU İŞARETLERİ YARATIYOR”

“KKTC’de isteyip de Türkiye’ye sınır dışı edilmesinde zorluk yaşadığınız kişiler oldu mu, KKTC’deki çalışmaları açısından bir engel var mı?” sorusuna karşılık Başçeri, şöyle konuştu:

“Terörle mücadele yasası olmaması KKTC’de yapılan çalışmaların akıbeti açısından soru işaretleri yaratıyor. Onun ötesinde Türkiye’de durumu kesinleştirilmiş ya da adli olarak takibi yapılan ancak KKTC vatandaşı olduğu için ülkeden ayrılamayanlar da var. Bunların nasıl halledileceği konusu, iki ülke hukuk kurumlarının birbirleriyle yapacağı konuşma sonucu ortaya çıkacak.”

Editör: TE Bilisim