TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilime ilişkin, “AB tarafından birçok toplantı oldu. Yunanistan istediği kararları çıkartamadı. Fransa Rum kesimi ve Yunanistan ile yalnız kaldı” ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu CNN Türk’te yaptığı açıklamada, Oruç Reis’in neden Antalya’ya döndüğüne ilişkin “Gemilerde ve uçaklarda hatta araçlarda rutin bakımlar var. Şimdi uçuş planınızı da yaparsınız ama periyodik bakımları yapmak durumundasınız.  Sonuçta periyodik bakım zamanı geldiği zaman gemi limana gelir açıklara gelir. Bakımı  yapıldıktan sonra görev yerine döner. Yavuz ve Barbaros Hayrettin Paşa da bölgeye döndü çalışmalarını yapıyor. Bakım birkaç hafta sürer” dedi

 Çavuşoğlu’nun açıklaması şu şekilde;

Öncelikle bu söylemleriyle Yunanistan’ın maksimalist davranışlarından vazgeçmesi lazım, Herkesle müzakere edebileceğimiz söylüyoruz. Yunanistan önkoşul koymaya başladığı zaman bizim de önkoşullarımız var.  Bizim de ortaya koyacağımız tezlerimiz ve taleplerimiz var. Yunanistan’da koşullarımızı yerine getirmek zorunda.

Bunlardan bir tanesi çekip bunları görüşürüm demek görüşmelerin kapsamını bilmiyorlar yada diğer konularda çözüme yanaşmak istemiyorlar tezleri zayıf. Anlaşmalarla çözülemeyen anlaşmalarla sorunları nasıl çözeceğimizin konuşulacağı bir mekanizmadır. Bir tanesini içeriden çıkarmak değil hepsini paket halinde konuşmakta fayda var.

Biz çok samimi şekilde Yunanistan ile var olan meseleleri çözmek için samimi tekliflerde bulunduk. İyi niyet gösterdik ama Yunanistan buna yanaşmadı.

ORUÇ REİS NEDEN ANTALYA’YA DÖNDÜ?

Enerji Bakanlığımız bir bölgede gemimizin ne kadar araştırma yapacağını söylüyor. Sondajda tahmin biraz daha farklı oluyor. Sismik araştırmada gemi doğudan batıya kuzeyden güneye giderek o kablolarla gemi röntgen çekiyor. Navtex’i bölge bölge yayınlamak durumundasın.  90 gün yaklaşık bu faaliyetler sürecek dedik. Peki gemilerde ve uçaklarda hatta araçlarda rutin bakımlar var. Şimdi uçuş planınızı da yaparsınız ama periyodik bakımları yapmak durumundasınız.  Sonuçta periyodik bakım zamanı geldiği zaman gemi limana gelir açıklara gelir. Bakımı  yapıldıktan sonra görev yerine döner. Yavuz ve Barbaros Hayrettin Paşa da bölgeye döndü çalışmalarını yapıyor. Bakım birkaç hafta sürer.

Rum kesimi ve Yunanistan yıllardır Mısır’la İsrail ile anlaşma imzalayarak kendi bölgelerinde değişik firmalara lisanslar vererek faaliyetlerine devam ettiler. Türkiye’yi dışlamaya çalıştılar. Baktık ki uyarılarımız bizim hiçbir şekilde dinlenmiyor, biz kendi sondaj gemilerimizle faaliyetlerimize başladık. Bizim haklarımızı yok saydıkları için bu adımları attık. Biz bu dönemde bile bizzat Cumhurbaşkanımız söyledi. Rum kesimi hariç herkesle oturalım. Cumhurbaşkanımızın Merkel’e söylediği gibi bizim hakkımız saklıdır.

Merkel daha sağduyu sahibi yapıcı ve objektif, bizim haklı olduğumuzu teslim ediyor.  Merkel her zaman göç konusunda da en kararlı duruşu gösterdi. Midilli’den de göçmenleri ülkesine alacak. Fransa’dan farklı bir tutum sergiliyor Avrupa’da. Fransa’nın derdi Avrupa’nın liderliğine oynuyor. Ortadoğu’nun da liderliğine oynuyor. 1, Barış Pınarı Harekatı, 2 Libya’da başarısız oldu. Hafter’e destek verdiler sahada başarısız oldular. Doğu Akdeniz’de yalancı duruma düştüler NATO’da ispatlayamadılar. Bu tür tacizler NATO üyesi ülkelerin her türlü harekatı kaydedilir.

Fransa’nın kendi gündemi var ama Fransa’nın bu gündemine Almanya’nın katılmadığını görüyoruz. Ne kadar haklı olursak olalım Yunanistan ile Türkiye arasında bir tercih yapmaları gerekirse Yunanistan’ı tercih ederler. Objektif ülkeler var Almanya’da bunların başında geliyor.

“ATİNA ADALARI SİLAHLANDIRIYOR”

Yunanistan Lozan’a ve 1947 Anlaşmasına göre, silahsızlandırılmış adalardan bahsediyorum, şimdi Sakız Adası da bunlardan bir tanesi, dolayısıyla Yunanistan burada bir tatbikat yapacağını Navtex ile bildirdi. Bizde başka bir Navtex yayınlayarak bunun Lozan’ın ihlalini olduğunu bildirdik. Biz buna karşı uyarımız yaptık.  Yunanistan bu adalarla ilgili son zamanlarda bizim dönemimizde bu adalar silahlandırılmış biz de AK Parti hükmetti olarak sessiz kalmışız gibi yorumlar var. Yunanistan 1960’tan sona bu adaları silahlandırmaya başlıyor ve Türkiye uyarılarda bulunuyor ve Yunanistan bunu hep inkar ediyor. Bunu 1974’te kabul ediyor. Hukuk dışı gerekçelerle Yunanistan buraları silahlandırdığını kabul ediyor. Bu adaların silahlandırılmasıyla ilgili Yunanistan geçmişte NATO’yu dahil etmeye çabası var. Biz hep buna itiraz ettik. Yunanistan uluslararası hukuktan ve mahkemelerden bahsediyor. Yunanistan burada 3 konuda rezerv koymuş, 1 kendi güvenliği ile ilgili buraların silahlandırması, deniz yetki alanlarıyla ilgili Uluslararası Adalet Divanı’nın yargı yetkisin tanımıyor.

Biz bunu uluslararası toplumun gündeminde tutmaya devam edeceğiz. Görüşmelerin amaçlarından bir tanesi bu sorunu çözmektir. Bu konuyu gündemde tutmaya devam edeceğiz. Ne olursa olsun, biz tabii ki itirazımızı yaptık.

Kıbrıs’ta gelir paylaşımıyla ilgili bir mekanizmanın kurulması konusunda kime anlattıysak hak verdiler .

‘ADALARA AĞIR SİLAHLAR DA GETİRMİŞLER’

Doğruları söylemiyorlar, dürüst olmaları gerekiyor. Bu sorunları çözebilmemiz için samimi olma gerekiyor. Sevilla haritasından vazgeçmeleri gerekiyor. Görüşmelerde biz bunu gündeme getirince ‘sizinle müzakere etmek istemiyoruz bu bir milli mesele’ diyorlar. Bir kere silahlandırmıyoruz demesi de dürüst bir yaklaşım değil. 1974’te adaları silahlandırdıklarını söylediler. Türkiye’den bu adalara hiçbir şekilde saldırı olmadı. Türkiye’den askeri hamle gelecek olursa buradaki silahlandırmanın bir faydası olmaz. Tüm dünyanın bildiği konuda burada ‘silahlandırmadık’ diyorsa o zaman yapacak bir şey yok.

Yanı başımızda vermişiz adaları, geçmişteki anlaşmaları büyük başarı diye anlatmaya çalıştılar bizlere ama maalesef görüyoruz.

Yunanistan rutin bir görev değişimi olduğunu söyledi sonradan. Orada ağır silahlar var. Anlaşmaya uygun olmayan silahlar var.  Sonuçta bazen gemilerle ve uçaklarla bu ihlali gerektiren adımlar atılınca tedbirlerimizi alıyoruz. Adaların fiili yapısıyla ilgili Kardak krizinden sonra adaların ihlal ve statüsünde değişiklik olmamıştır.

‘YUNANİSTAN AB’Yİ REHİN ALIYOR’

Türkiye gerçekten çok önemli bir aktör oldu, oyun kurucu olarak da oyun bozucu olarak da. Dışlanma falan yok. AB tarafından birçok toplantı oldu Yunanistan istediği kararları çıkartamadı. Fransa Rum kesimi ve Yunanistan ile yalnız kaldı. Ülkelere baktığımız zaman Almanya başta olmak üzere Türkiye’ye yönelik bir yaptırımı istemiyorlar karşılar.  Ama en nihayetinde tercih etmek zorunda kalırlarsa üye dayanışmasıyla Yunanistan’ı seçerler.  Yunanistan Rum kesimiyle beraber ‘Siz bizim kararlarımız desteklemezseniz Belarus tasarısına veto vereceğiz.’ AB’yi rehin alıyorlar.  Gerçekçi olmamız lazım en kötü senaryoya kendimizi hazırlamamız lazım ama ben yaptırımla ilgili bir kararı beklemiyorum.

Borell ‘Dendias ile görüşmeye hazır mısın?’ dedi hemen görüşmeye hazırım dedim. Ama Dendias görüşmeye hazır değilim demiş bizden kaynaklanmıyor. Bazen diğer ülkelerle de gerginliklerimiz oluyor ama görüşmelerimiz oluyor. Sondajlarla ilgili sorun çok basit çözülebilir. Gelirlerin paylaşımıyla ilgili bir mekanizma kurulursa sorunların yüzde 90’ı çözülür.  KKTC bir komisyon teklifinde bulundu Rum kesimi KKTC’nin haklarını kabul etmekle birlikte bunu bir karara bağlamak istemiyor. Tüm çabalarda Yunanistan ve Rum kesimi çözüme yanaşmadı. Kalıcı bir çözüme ulaşamadık Kıbrıs’ta. Gayri resmi bir araya gelmek lazım 3 garantör ülke Ada’da iki taraf ve BM. Neyi müzakere edeceğimizi belirlememiz lazım.  Zaman belirlememiz lazım, biz Türkiye olarak Kınrıs sorununun adil bir şekilde çözülmesinden yanayız.

En son AB parlamentosuna şunu söyledik aranızda ülkesi için bunu kabul edecek var mı? Kesinlikle hayır diyorlar. ‘Bu saçma sapan bir harita’ diyorlar.  Bu harita olduğu sürece müzakere olmaz.

Editör: TE Bilisim