Melekler ve Şeytanlar : Federasyon Cennetin Anahtarı mı?

Rum lideri Nikos Anastasiadis’ın 2 Mayıs tarihinde yapmış olduğu Paskalya mesajına ilişkin içerik analizimi sizlerle 3 Mayıs tarihinde paylaşmıştım. Bugün gene bu mesaj içerisinde yer alan bazı hususlar ile birlikte Rum liderinin dünkü açıklamasını bir araya getirerek bir değerlendirmede bulunmak istiyorum.

Paskalya mesajına karşı Sayın Cumhurbaşkanı Ersin TATAR başta olmak üzere Sayın Başbakan Ersan SANER, Sayın Dışişleri Bakanı Tahsin ERTUĞRULOĞLU, Kıdemli Müzakere Heyeti Üyesi Av.Sayın Oğuzhan HASİPOĞLU ve bazı bakanlarımız ile birlikte çeşitli seviyelerde tepki gösterilmiş ve açıklamalarda bulunulmuştur.

Rum lideri Nikos Anastasiadis, geri durmamış ve dün kısa bir açıklama yaparak “herkesin bir sabrı vardır” cümlesiyle bitirdiği kendi deyimiyle küstahça bir açıklama daha yapmıştır. Cenevre sonrası gelişmeler göstermektedir ki Rum tarafı her zaman yaptığı gibi tansiyonu yükseltmek için elinden geleni yapacaktır.

03 Mayıs tarihli ve “Dikkat: Anastasiadis Çıkabilir!”başlıklı yazımda benim de dikkat çektiğim gibi son iki günlük açıklamalara bakıldığında Paskalya mesajında uzunca anlatılan Cenevre görüşmeleri tafsilatında yer bulan Kıbrıslı Türk vatandaşlarının konumu meselesi genel durum içerisinde öne çıkarılmaya başlanmıştır. Bu durum, Rum tarafının konuyu bilinçli olarak kaşımasından başka bir şey değildir.

Paskalya mesajında, Türk tarafıncaöne sürülen tezin Kıbrıslı Türklerin iradesine ters düştüğü, kendi tezlerinin (Federasyon) Kıbrıslı Türklerin çıkarlarına uygun olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca, metnin sonunda tamamı Kıbrıslı Türk vatandaşlarına hitap eden paragrafta; mevcut statükonun hep beraber barış, güvenlik ve refah açılarından tadı çıkarılacak bir çözüme götürmeyeceği bu nedenle Kıbrıs için Kıbrıslı Türk vatandaşlarının Rum tarafının yanında yer alarak hep birlikte mücadele edilmesi yönünde çağrıda bulunulmuştur.

KKTC makamlarının en üst seviyeden verdiği tepkiler sonrası Rum liderinin Kıbrıslı Türk vatandaşlarının sayısını vererek (97.000), herkesin sabrının bir sınırı vardır demesi, tansiyonun bugünden itibaren yükselmesini kaçınılmaz kılmıştır. Gelişmeleri hep beraber izleyeceğiz.

Gelinen bu noktada artık iki taraf arasında şimdiye kadar Federasyon temelinde pazarlıklar şeklinde devam eden ve içeriği halk tarafından çokça bilinmeyen (şu ana kadar en net tezin “egemen eşit iki devlet” tezi olduğunu burada belirtmek gerekir) hususlar bir noktada bırakılarak halka, Kıbrıslı Türk vatandaşlığı ile Egemen Eşit Devletin vatandaşlığının artı ve eksileri ayrıntılı bir şekilde izah edilmelidir.

Kıbrıslı Türk vatandaşı ne beklemektedir? Nikos Anastasiadis’in verdiği rakamın (97.000) dışında kalan KKTC vatandaşları bu işin neresindedir? Çalışma izni ile burada hayat kuran çeşitli milletlerden gelmiş insanlar bu çözümün neresindedir? Müzakereler içinde “insan” unsuru kaybolmuş, gitmiştir. Toprak, mal mülk derken “insan” ıskalanmaktadır.

Federasyon olunca;

Zannedilmekte midir ki, yeşil hattın Rum tarafı çizgisinde bir “Euro Tsunami dalgası” beklemekte ve bu dalga birden Türk tarafına geçerek herkes Euro’ya doyacaktır?

Zannedilmekte midir ki, bütün işsizler iş bulacaktır?

Zannedilmekte midir ki, maaşlar birden Euro ile ödenmeye başlanacaktır?

Zannedilmekte midir ki, AB’den gelen projeler/destekler herkes ile eşit paylaşılacaktır?

Zannedilmekte midir ki, herkes kendini güvende hissedecektir?

Zannedilmekte midir ki, herkes vatandaşlık haklarını eşit şekilde kullanabilecektir?

Zannedilmekte midir ki, Rum tarafı, Kıbrıslı Türk vatandaşlara cenneti vaat etmektedir?

Rum tarafı, ölmeden cenneti göstermekte, federasyonu cennetin anahtarı gibi sunmaktadır. Bunlar melek midir? şeytan mıdır? Yoksa;ayakta ellerinde kadehlerle  pisliğin içinde olmalarına rağmen neşe içinde olanların bulunduğu bölüm gösterildiğinde burası güzelmiş ben buraya gireyim diyen ölmüşün, bölüme girdikten sonra düdük çalıp mola bitti şimdi amuda kalkın dendiği bir fıkrada olduğu gibi Federasyona geçişten sonra bu amuda kalkma düdüğü Rum lideri Nikos Anastasiadis tarafından mı çalınacaktır?

Üstünde yaşadığımız toprak olmadan Kıbrıslı Türk vatandaşlarının bir değeri var mdır? Rum, Kıbrıslı Türk vatandaşlarını mı yoksa üzerinde yaşanılan toprakları mı istemektedir? Kıbrıslı Türk vatandaşları madem ki Rum için bu kadar kıymetlidir, onlara neden Rum tarafında yaşam imkanı sunulmamakta, cennete davet edilmemektedirler? Rum, Kıbrıslı Türk vatandaşı sevgisinde samimi ve ısrarcı ise neden mücadele edelim çağrısında bulunmakta, refahın tadını çıkarmak için boşverin orayı, gelin buraya dememektedir? Velev ki böyle bir şey oldu, kimler gider onu da görmüş oluruz. Bunda da bir olumsuzluk görmüyorum, insanlar tercihte bulunabilir, buna da saygı göstermek lazım. Böylelikle KKTC’nin egemen eşitlik mücadelesi içeriden tacize maruz kalmaz ve daha kararlılıkla devam eder.

Uyanık olma zamanıdır. Kişisel hırslar ve çıkarlar, milli davayı köreltmemelidir. Rumun, KKTC’nin içini karıştırma teşebbüsleri boşa çıkartılmalıdır. KKTC cennettir, biz burayı kendimiz cehenneme çevirmediğmiz sürece…