Kanser, vücuttaki hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıdır. Meme kanseri, meme dokusundaki süt kanalını oluşturan ve süt yapıcı hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalmasıyla ortaya çıkmaktadır. Öğr.Gör. Kübra Küçüktepe, meme kanserinin kadınlarda daha yaygın görülen kanser türü olduğunu ve her 10 kadından birinde görülen meme kanseri ortalama her 100 bin kadının 20’sinde rastlandığını dile getirdi. Ayrıca, meme kanserinin kadınlara oranla erkeklerde çok nadir görülmekte olduğunu belirtti.

Meme kanserinin görülme sıklığı yaş ilerledikçe artış göstermektedir. En sık 50-70 yaş aralığında görülen görülebilmektedir. Eğer ailede meme kanseri hikayesi var ise risk daha da artmaktadır. Anne ya da kardeşte meme kanseri görüldüğünde hastalığın riski 3 kat daha artı göstermektedir. Bu sebeple aile hikayesinde meme kanseri olan kişilerin kontrollerini özellikle 40 yaş ile birlikte daha sık yaptırmaları gerekmektedir.

Küçüktepe ,meme kanseri belirtilerini fark edebilmek için her kadının 20 yaşından sonra kendi meme muayenesini yapmaya başlaması gerektiğini söyledi. Kişinin kendi kendine yaptığı meme muayenesinin adet bitiminden 5-7 gün sonra; adet görmeyen kadınların ise ayda bir yapmaları gerektiğine değindi. Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi, memede ağrısız, zamanla büyüyen bir yumrunun (kitlenin) ele gelmesi ve hissedilmesidir. Ele gelen yumru (kitle) olsa da olmasa da bazı belirtiler de meme kanserinde görülebilmektedir. Bunlara örnek verecek olursak, bir memenin tamamının veya bir kısmının şişmesi (belirgin bir yumru hissedilmese bile), memede ya da meme ucunda ağrı, meme derisinde kaşıntı ve yanmayla belirgin yangısal durum (ekzema, mayasıl), meme ucunda çekilmeler, memede portakal kabuğu görünümü, meme derisinde tahriş, tek taraflı meme ucunda akıntı- özellikle kanlı akıntı, memenin bir kısmında veya tümünde şişlik, memede şekil değişikliği, meme ya da meme ucu derisinde kızarıklık, kabuklaşma, kalınlaşma, loltuk altında yumru (kitle), bazen memede yumru hissedilmeden önce, kanser koltuk altında veya köprücük kemiğinin etrafında şişme veya yumruya sebep olabilmektedir. Bu belirtilerden herhangi biri meme kanseri dışındaki şeylerden kaynaklanabilse de, herhangi bir belirti görüldüğü takdirde sebebinin bulunabilmesi için muhakkak bir genel cerrahi uzmanına muayene olunması gerekilmektedir.Küçüktepe, meme kanserine yakalanma riskinden korunmak için düzenli yapılan egzersizin bir yol gösterici olduğundan bahsetti. Düzenli yapılan egzersiz dolaşımdaki insülin ve “insulin-like growth factor-1” (IGF-1) düzeylerinin azalmasını sağlamaktadır. IGF-1’in özellikle meme dokusunda hücre bölünmesini arttırarak hücrelerin çoğalmasına sebep olduğu, kanserli hücrelerin ölümünü azaltabildiği ve böylelikle bir mitojen olarak rol oynamaktadır. Düzenli egzersiz IGF bağlayıcı protein 3’ün (IGFBP-3) düzeyini arttırarak IGF 1’in kandaki düzeyini düşürmekte ve öncelikle meme kanseri olmak üzere birçok kanserin riskini azaltmaya yardımcı olmaktadır. Ayrıca egzersiz vücut tarafından üretilen serbest radikallere karşı savunma mekanizmasını geliştirmekte ve aktivite düzeyini artırarak da kanser riskini azaltmaktadır. Öğr.Gör. Kübra Küçüktepe , haftada en az 150 dakika orta düzeyde (en az 10 dakika tempolu yürüyüş, bisiklete binme gibi) ya da hafta da en az 75 dakika ağır düzeyde (en az 10 dakika koşma, yüzme gibi) egzersiz yapılması gerektiğini önemini vurguladı.

Kıbrıs İlim Üniversitesi
Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü
UZMAN FİZYOTERAPİST KÜBRA KÜÇÜKTEPE