Ticaret Odası'ndan yapılan açıklamada şöyle denildi;

2019 yılını geride bırakmakta olduğumuz bu günlerde, Kıbrıs Türk ekonomisinin içinde bulunduğu durumu, fırsat ve tehditleri değerlendirdiğimiz zaman ekonomik durgunluğun devam ettiğini; bu durgunluktan çıkabilmek için kamunun ve işletmelerimizin verimliliğini artırmanın ciddi bir ihtiyaç olarak ortaya çıktığını söylemek gerekmektedir.

2018 yılı ortalarına doğru Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybıyla birlikte ekonomik büyüme hızında gerileme başlamış, 2017 yılında %5,4 olarak gerçekleşen büyüme oranı, 2018 yılında %1,3’e gerilemiştir. Döviz kurlarında, Türk Lirası faiz oranlarında ve enflasyonda yaşanan yükselişler, hane halkının alım gücünde ve yatırımlarda düşüşle birlikte iç talebin gerilemesine yol açmıştır. Ekonomideki belirsizlik, kamunun kısıtlı bütçe olanakları ve Türkiye’den kaynak akışında yaşanan sorunlar da, kamu ve özel sektör yatırımlarının  düşük seviyelerde seyretmesinde önemli etkenler olmuştur. 2019 yıl sonu verileri henüz elimizde olmamakla birlikte, iç talepteki ve yatırımlardaki bu gerilemenin devam ettiği ve ekonominin 2019 yılı sonu itibarı ile bir daralma yaşadığı gözlemlenmektedir.

2019 yılında döviz kurlarında nispeten sağlanan istikrar ve petrol fiyatlarındaki gerileme, 2019 yılı enflasyon rakamlarının nispeten düşük seviyelerde gerçekleşmesinde önemli bir etken olmuştur. 2018 yılında %29,96 olarak gerçekleşen enflasyonun, 2019 yılında %11 seviyelerinde olması öngörülmektedir.

Döviz kuru artışı, Kuzey Kıbrıs’ta üretilen mal ve hizmetleri dış pazarlara göre ucuzlatmış olmasına karşın dış talep ekonomiye büyüme sağlayacak şekilde geliştirilememiştir. Erişim sorunu olmayan Kıbrıslı Rumların Kuzey’deki ürünlere olan talebinde artış gözlemdiği halde turizm verilerinde ortaya çıkan düşüş, dış talep yaratmakta yetersiz kaldığımızı kanıtlamaktadır. 2019 Ocak-Kasım döneminde ülkeye gelen yolcu sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre %0,8; otellerin doluluğu ise %2,1 oranında azalmıştır.

İthalat ve ihracatta düşüşler gerçekleşmiştir

Ticaret Dairesi’nin verilerine göre Ocak – Ekim 2019 döneminde gerçekleştirilen ithalat ve ihracat dolar bazında, bir önceki yılın aynı dönemine göre sırasıyla %15.5 ve %16.1 oranında azalmıştır. Önemli ithalat ürünleri arasında yer alan mobilya ve aksamlarında %65, alüminyum profilde %40, inşaat demirinde %37, elektrik malzemelerinde %32, cep telefonlarında %30, klimada %19, oto aksamlarında %18 ve  taşıt araçlarında %11 gibi yüksek oranda düşüşler yaşanmıştır. Konut talebinin düşmesi, bazı inşaat malzemeleri tüketimini dolayısıyla ithalatını da olumsuz etkilemiştir. Buna karşın ithalatta alınan KDV, kur artışı nedeniyle TL bazında %8 oranında bir artış göstermiştir.

Dış pazarlara erişimdeki zorluklar, döviz kurlarındaki yükselişin ihracat artışına neden olmasını engellemiştir. Önemli ihraç ürünleri arasında yer alan süt ürünleri ihracatı, süt üretimindeki düşüş nedeniyle %10 seviyelerinde gerilemiştir.

2019 Bütçesi öngörülenden daha az açık vermiştir

Türkiye’den kaynak sağlamadaki sorunlar, döviz kurundaki artış ve toplam talepdeki sınırlı büyümeye karşın 2019 bütçesindeki açık öngörülenden daha az olmuştur. 851,5 milyon TL olarak öngörülen genel bütçe açığının %47 azalma ile 452,2 milyon TL olarak gerçekleşmesi beklenmektedir.

Kamu borç stoğu ekonomi ve kamu maliyesi için önemli bir risk oluşturmaya devam etmektedir. Haziran 2019 itibarıyla toplam kamu borcu yaklaşık 30.4 milyar TL ve yurtiçi milli hasılaya oranı ise %124’dür.

Kooperatif Merkez Bankası ile yapılan bir protokol çerçevesinde Ekim 2019’dan itibaren iç borç ödemelerine taksitler halinde başlanmış durumdadır. Bu ödemelerin aksatılmadan yapılması, daha fazla kaynağın piyasaya ve özel sektöre kredi olarak sunulmasına ve piyasa faaliyetlerinin artmasına yardımcı olacaktır. İç borç faiz ödemeleri için devlet bütçesine 2019 yılında 230 milyon TL, 2020 yılında da ise 360 milyon TL ödenek konmuştur.

Tahsili gecikmiş alacaklar artmıştır

Döviz kuru ve enflasyondaki artışların ekonomi üzerindeki olumsuz etkisi ile iç talepte yaşanan gerileme, finansal  göstergeleri de etkilemiştir. Ocak – Eylül 2019 döneminde tüketici kredileri, bir önceki yılın aynı dönemine göre %6.4 azalarak 4,946.8 milyon TL’den 4,631.6 milyon TL’ye gerilemiştir. Tahsili gecikmiş alacaklar, yani zamanında ödenemeyen borçlar ise %16 oranında artarak 1.140 milyon TL’ye yükselmiştir. KKTC Merkez Bankası verilerine göre Ocak-Eylül 2019 döneminde çek kullanmaları yasaklanan kişi sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre %26 oranında artış göstermiştir. Çek yasaklılarının sayısının özellikle döviz krizinin yaşandığı 2018 yılının Eylül-Aralık döneminden itibaren yükselişe geçtiği gözlemlenmiştir. İşletmelerin, tahsilat başta olmak üzere ödeme sorunları ekonomiyi olumsuz etkilemiştir.

İşletmeleri etkileyen en önemli sorunlardan biri de maliyet unsurlarında meydana gelen artışlardır. Enflasyonun da etkisi ile cirolarını artıran veya koruyan işletmeler bile maliyetlerinde meydana gelen artışların tehdidi altındadır.

2020 yılı zor geçecek gibi görünüyor

KKTC ekonomisi Türkiye’de ve bölgede yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmelerden oldukça yüksek düzeyde etkilenmekte,  dışa bağımlı yapısı kırılganlığını daha da artırmaktadır. 2020 yılı içinde Türkiye’de ve bölgede yaşanacak gelişmeler KKTC ekonomisini olumlu veya olumsuz yönde etkilemeye devam edecektir. Bu kırılganlığı azaltabilmek için kısıtlı kamu kaynaklarını doğru hedeflere yöneltmek ve etkin bir şekilde kullanmak büyük önem taşımaktadır.

KKTC ekonomisinde önceliğin hızlı büyüme sağlayacak ekonomik politikaların uygulanmasına verilmesi gerekmektedir. İç talebi sınırlı küçük ekonomilerde dış talebi tetikleyecek ekonomik politikalar geliştirmek her hükümetin üzerinde önemle durması gereken bir unsurdur. Bu bağlamda Kuzey Kıbrıs’ı çevre pazarlara göre daha ucuz halde tutmak hükümetimizin başlıca görevleri arasında olmalıdır. Özellikle kamudan kaynaklanan maliyet artışları ile ciddi bir mücadele verilmesi kaçınılmazdır.

Dış talebi canlı tutmanın en önemli araçlarından biri turizm ve yükseköğretim faaliyetlerinin devamlılığını sağlamaktır. Turizm ve yükseköğretim sektörlerinden elde edilen gelirlerin azalmasını önlemek amacıyla etkin önlemler alınmalı ve kısıtlı kaynaklar etkinlik sağlanabilecek pazarlardan turist akışının devam ettirilmesi için kullanılmalıdır.

2020 yılında KKTC hükümetinden beklentimiz ekonomiyi dış şoklara dayanaklı kılacak makro reformlar ile rekabet gücünü artıracak mikro reformları takvimlendirerek hayata geçirmesidir. Bu reformlar, işletmeler üzerindeki kamusal yüklerin azaltılmasını ve kamu yönetiminin kaynak kullanımının etkinliğini artırmayı hedeflemeli; bu bağlamda kamu hizmetlerinin yürütülmesinde gelişmiş teknolojilerden yararlanılması için  e-devlet projesinin tamamlanmasını amaçlamalıdır.

KKTC ile Türkiye arasındaki mali ve ekonomik işbirliği anlaşması sadece kaynak temin edilmesi bakımından değil, Kuzey Kıbrıs’taki ekonomik gelişmelerin öngörülebilirliğini artırması bakımından da büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda 2020-2023 yıllarını kapsayacak üç yıllık bir anlaşmanın ve 2020 yılını kapsayacak uygulama protokolünün en erken zamanda hazırlanıp yürürlüğe girmesi gerekmektedir.

2020 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi de dahil olmak üzere siyasi sorunlar, istikrarı bozacak ve karar altına alınan uygulamaları engelleyecek şekilde ele alınmamalı; siyasi yaşam toplumsal sorunları çözecek davranış şekilleri ile sürdürülmelidir.