Bir yandan Doğu Akdeniz'de doğalgaz arayışları ekseninde gerilim hızla tırmanırken ve öte yandan ABD’nin Güney Kıbrıs’a yönelik silah ambargosunu kaldırma hazırlıkları sürerken, Kuzey Kıbrıs’ta hükümet değişikliği yaşandı. 15 ay süren koalisyon hükümetinin bozulmasının ardından, Ulusal Birlik Partisi (UBP) ile Halkın Partisi (HP) yeni koalisyon hükümetini kurdu. Kurulan hükümetle birlikte, Kıbrıs sorununun çözümü, doğalgaz aramaları ve doğal zenginliklerin paylaşımı gibi kilit konularla ilgili olarak gözler Kuzey Kıbrıs’a çevrildi. Kuzey Kıbrıs, kendisine dönük ambargoyu nasıl aşacak? Kıbrıs’ta çözüm ne yolla mümkün? Türkiye’nin Fatih sondaj gemisinin Kıbrıs’ın batısında doğalgaz aramalarını sürdürdüğü ve yakında ikinci bir gemi olan Yavuz’un faaliyete geçeceği bu dönemde kurulan bu yeni hükümetin Türkiye’yle işbirliği nasıl tezahür edecek? Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ersin Tatar, Sputnik’in bu sorularını ‘KKTC Başbakanlık Ofisi’nde verdiği röportajda yanıtladı.

‘KIBRIS’TA İKİ DEVLET VAR, DÜNYANIN ARTIK BUNU KABUL ETMESİ LAZIM’

Kuzey Kıbrıs’taki yeni hükümet, Kıbrıs sorunun hangi yolla çözülmesinden yana? Başbakan Tatar bu soruyu “Federasyon anlamında bir çözüm artık pek kabul görmüyor. 50 yıldır başarıya ulaşmayan görüşmeler, bu çözümün mümkün olmadığını gösterdi. En son bu çözüm önerisi,  Crans-Montana’da 1.5 yıl önce çöktü. Yani masa devrildi. Artık önümüzde iki devletli çözümler var. Kadife ayrılık veya konfederasyon gibi modeller olabilir. Bu iş iki devlete doğru gidiyor. Her ne kadar şu an bizi tanımasalarda, burada başbakanlık, cumhurbaşkanlığı, her türlü bakanlık, yargı, mahkemeler, belediyeler gibi bir devleti devlet yapan tüm unsurların olduğu, yani burada bir devlet olduğu gerçeğini değiştiremezler. Dünyanın artık bunu görmesi lazım” dedi.

‘TÜRK ORDUSU ADADAN ÇEKİLİRSE GERÇEK ANLAMDA BİR ÇATIŞMA DOĞABİLİR’

Kuzey Kıbrıs’taki Türk askeri varlığının, adadaki barışı ve güvenliği sağladığına işaret eden Tatar “Zorla birleştirme çabaları da çatırdamaya sebep olur. Hele hele, Türk ordusu çekilirse o zaman gerçek anlamda çatışma doğabilir. Türk ordusunun burada barışı koruması, güvenliğimizi koruması, garantör bir ülke olarak burada olması bizim için barışın teminatıdır. Tabii, Rum tarafı bunları anlamayıp kendi aynı siyasetini devam ettirmeye çalışıyor. Özellikle Avrupa Birliği’ne girdikten sonra konuyu istismar ediyorlar ve ‘Avrupa Birliği içerisinde başka bir devletin garantörlüğü söz konusu değildir, günün sonunda buradan çıkıp gitmesi lazım, bizim de Avrupa Birliği içerisinde federal veya başka bir modelle Avrupa Birliği’nin tam üyesi olmamız lazım’ söylemlerini yineliyorlar. Biz ise ‘Kuzey Kıbrıs olarak Avrupa Birliği’ne girelim’ diyoruz ama Türkiye’den de kopmak istemiyoruz. Çünkü Türkiye bizim mal ve can güvenliğimizi sağlayan ülkedir, bizim anavatanımızdır” ifadelerini kullandı.

‘AB’YE GİRİLECEKSE BİLE, TÜRKİYE’NİN ETKİN VE FİİLİ GARANTÖRLÜĞÜ BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZDİR’

Başbakan Tatar “Eğer Avrupa Birliği içerisinde huzur istiyorlarsa biz Avrupa Birliği’ne girip Avrupa Birliği’nin standartlarını, bir takım beklentilerini yerine getirmeye hazırız. Ancak bizim mal ve can güvenliğimiz bizim için esastır. Biz bu konuda Rumlara güvenmiyoruz. Yaşananlar, katliamlar halen dün gibi...Bu yüzden bu konuda maceraya girecek değiliz. Referanduma gidilirse, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü bizim için esastır, vazgeçilmezdir. Bunu Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da kabul etti. Dolayısıyla, öyle ya da böyle, Avrupa Birliği’ne girilecekse de mutlaka böyle bir anlaşmanın anayasaya entegre edilmesi lazım. Bu konuda farklı düşünenler olsa da; Kıbrıs Türk halkının ezici çoğunluğu mutlaka Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğüne inanıyor” dedi.

‘RUMLARIN SİLAHLANMA HAZIRLIKLARINI ANLAMIYORUZ, SİLAHLANMA FAYDA GETİRMEZ’

ABD’nin Güney Kıbrıs’a dönük silah ambargosunu kaldırma hazırlıklarının hatırlatılması üzerine “Rumlar sürekli silahlanma hazırlıkları içerisindeler. Ancak neye hazırlanıyorlar, bilmiyoruz. Ama günün sonunda Türk ordusu çok daha büyük bir ordu ve Türk ordusunun silah kapasitesi de belli. Biz Türk ordusunun bizim her zaman yanımızda olduğunu biliyoruz. Silahlanmanın kimseye bir faydası yok. Biz Kıbrıslı Türkler olarak öyle silahlanmıyoruz. Zira silahlanmanın kimseye bir faydası yok” yorumunda bulundu.

‘GÜNEY’İN DOĞU AKDENİZ’DEKİ EMRİVAKİLERİ KABUL GÖRMÜYOR’

Güney Kıbrıs’ın doğalgaz aramaları ve Kuzey Kıbrıs’a bu zenginliklerden Kuzey Kıbrıs’ın payını vermeme eğilimine işaret eden Tatar “Rumların, ‘bu zenginliklerin hepsi benimdir’ tutumu kabul görmüyor. Hatta geçenlerde İngiltere Dışişleri Bakanlığı’ndan da ‘tartışmalı bölgelerde sorunlar var’ şeklinde bir mesaj geldi. İngiltere, bu mesajı Rum tarafına verdi. Dolayısıyla Rum tarafının da ‘hepsi benimdir’ demesi hiç kabul görmüyor. Çünkü Kıbrıslı Türklerin de, Türkiye’nin de hakları var. Türkiye bu haklarını kimseye bırakmak niyetinde değil. Halihazırda Fatih gemisi faaliyette, yakında Yavuz gemisi de gelecek. Rumlar, şimdiye kadar çeşitli ülkelerle, yabancı şirketlerle anlaşmalar yaparak bu süreci emrivakilerle yürütmeye çalışıyor. Ancak biz bunu kabul etmiyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti beraber hareket etmek durumundadır ve böyle yapacaktır” diye konuştu.

‘TÜRKİYE VE KKTC’NİN GÜVENLİĞİ BİRBİRLERİ İÇİN BÜYÜK ÖNEMDEDİR’

Amerikan medyasında yer alan, Türkiye'nin Rusya’dan satın alacağı S-400'leri Doğu  Akdeniz'de süren gerginlik sebebiyle, güney kıyılarına konuşlandıracağı yönünde bir iddialarının hatırlatılması üzerine Tatar “Türkiye Cumhuriyeti bizim anavatanımızdır. Türkiye Cumhuriyeti bizim için her zaman çok fedakarlık yapmıştır. Bu bölgede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşayabilmesi, var olabilmesi Türkiye Cumhuriyeti’nin de güvenliği açısından önemlidir. Dolayısıyla öyle bir düzenleme mutlaka faydalıdır. Bunun kararını Türkiye verecektir. Biz de ona saygı gösteririz” dedi.

‘KUZEY KIBRIS’A DİREKT UÇUŞLAR OLMADIĞI İÇİN TURİZMDE GERİ KALDIK, HALKIMIZ HAKSIZLIĞA UĞRUYOR’

Yeni hükümetin ekonomide atacağı adımların sorulması üzerine Tatar “Halkımızın refahı için gece gündüz çalışacağız. (Uluslararası toplum) bizi tanımıyor, üzerimizde haksız ambargo, izolasyon var. Mesela direkt uçuş olsa, Kıbrıs’ın ekonomisi çok gelişir. Bize büyük haksızlıklar yapılıyor. Burada bir halk var. Bu halkın ekonomik gelişmesi, çoluğumuzun çocuğumuzun iş, ekmek bulması en doğal hakkıdır. Ama dünya bize bu konuda çok anlayışsız davranıyor. Dünyanın her yerinden, özellikle İngiltere ve Avrupa ülkelerinden direkt gelemeyen uçaklar Türkiye üzerinden buraya geliyor. Hem daha uzun zaman alıyor hem de maliyetler artıyor. Dolayısıyla biz turizmimizi Rum tarafı kadar geliştiremedik. Yoksa direkt uçuş olsa, Rusya’dan da her yerden de, burası uçar. Burası dünyanın en güzel yeridir. Burası cennet gibi bir yer. Zaten turizme bir noktaya gelebilsek o zaman sektörler öyle gelişir ki kendi kendini de tanıtmaya başlar. Biz o noktaya gelemedik. 25 bin yatağımız var şu anda. Büyük otel gruplarına gelmeye başladılar. Ama bu 25 binin 50 bin olması lazım. 50 binden sonra kendi kendini beslemeye başlar. Reklamını da yapar, kazancını da katlar. Bunlar zaman alacak” ifadelerini kullandı.