İnsanoğlu hayalini kurduğu her şeyin hayata geçmesini istiyor. Bir çok şeyi başarabilecek olmasına rağmende adım atmaya korktuğu için kurduğu hayali yaşama geçirmeden ömrünü tüketiyor. Bazen kurduğu hayali gerçekleştirmek imkansız gibi geliyor. Bazende içinde yaşadığı toplumun önyargıları, kısıtlamaları ve yeterli imkanı bulamadığı için hayallerinden vazgeçiyor. Sadece kurduğu hayalin peşinde azimle yürüyenler başarı hikayesi yazmaya devam ediyor. Hiç kuşkusuz ki pilot olma hayalinin peşinden azimle yürüyüp istediğini başaranlardan bir tanesi de 30 Ekim- 5 Kasım 2011 tarihinde gerçekleşen bir sempozyumda hayat hikayesini anlatma imkanı bulduğum,Şehit Pilot Yüzbaşı Gültekin Şengör.
İşte Gültekin Şengör’ün bir ömre sığdırdıkları…
Mustafa- Münevver Şengör’ün çocuğu olan Gültekin Şengör, 1 Mart 1935 tarihinde Lefkoşa Arapahmet Mahallesinde dünyaya gelmiştir. İlkokulu Haydarpaşa Erkek ilkokulunda, ortaokulu İslam Erkek Lisesinde veKıbrıs Türk Lisesinde okumuş, lise yıllarında fotoğrafçılık yapmıştır. Özellikle törenlerde ve Kız Lisesinde fotoğraflar çeken “Foto Şipşak” lakabıyla tanınan Şengör,1952 yılında Vatan Gazetesindeykenfoto muhabiri (Photo Reporter) olarak sertifika almış ve görev yapmıştır. Halkın Sesi, Bozkurt, Hürsöz ve Vatan Gazetelerinde fotoğrafları yayımlanmıştır. 1954 yılında Kıbrıs Türk Lisesi mezuniyetinden sonra çok istediği meslek olan pilotluk için Hava Harp Okulunda eğitim görmüş ve 1956 yılında Türkiye Cumhuriyeti Hava Harp Okulunu bitirerek pilot olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olarak görev yapmakla birlikte Kıbrıs Türkünün mücadele dönemlerinde toplumu için çeşitli görevlerde bulunmuştur.
21 Aralık 1963 tarihinde Rumların saldırıları başlayınca, 25 Aralık 1963 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti savaş uçaklarıyla Lefkoşa üzerinden alçak uçuşlar gerçekleştirmiş, ardından oluşturulan yardım kafilesinde Gültekin Şengör’de yer almıştır. Bu uçuş Kıbrıs Türkünün kaderinin de değiştiği nokta olmuş, köşeye sıkıştığını, Türkiye’yi kızdırdığını anlayan ve dört gündür Türk tarafının görüşme teklifini reddeden Makarios, Dr. Küçüğü arayarak “Görüşelim Dr. Küçük, neler oluyor böyle?” demek zorunda kalmıştır. Tüm bu zor şartlara rağmen Türkiye 27-28-31 Aralık 1963 tarihlerinde kan nakli, yaralı yurttaşlarımızın Anavatan Türkiye’ye götürülmeleri, Kızılay sağlık ekibinin ve 50 yataklı Kızılay Hastahanesinin yurdumuza getirilmesi için Kıbrıs’a uçak göndermiş, tüm taşıma işlemlerinde Şehit Pilot Yüzbaşı Gültekin Şengör nakliye uçağıyla bu zorlu görevde yer almıştır.
Eşi Şenay Şengör’ün aktardıklarına göre Kıbrıs Türk Milli Mücadesinde önemli bir yeri olan Erenköy direnişinde hava harekatı için hazır bulunan Pilot Yzb. Gültekin Şengör, harekata katıldığı arkadaşı Plt.Yzb. Cengiz Topel’in Rumlar tarafından şehit edilmesine çok içerlemiş, 1965 yılında kadro olmamasına rağmen Kıbrısa gelip KTKA Komutan’lığında görev almak istemiştir. Bu görevi istediğinde üstlerinin kendisine “imkansız, orada böyle bir kadro yok. Olamaz!” dediklerini duyduğunda ise; “Vatanımda sıkıntılı günler yaşanıyor. Göndermezseniz kaçarım!” diye cevap vermiştir. Onun hassasiyetlerini dikkate alan üstleri bir ara formül üreterek onu yüzbaşı rütbesiyle değilde astsubay rütbesiyle KTKA değiştirme birliği ile adaya çıkarmıştır.KTKA’na katılarak bir yıl süreyle görev yapmış ve olası bir hava harekatında bombalanması gereken kritik yerlerin haritasını çıkarmıştır. Hatta kadrosu olmadığı için astsubay kıyafeti ile gemiden inerken Rumlar tarafından tespit edilerek fotoğraflanmış, gazete manşetlerinde yer almıştır.
Tarihler 12 Temmuz 1966’yı gösterdiğinde ise 4. Ana Jet Üs komutanlığında görevliyken Pilot Üsteğmen Köseoğlu ile birlikte F
Eşi Şenay Şengör’ün aktarımına göre olayın yaşandığı gün işe giderken Gültekin Şengör eşi ile vedalaşmış; “Gidipte dönmemek var hakkını helal et.” demiştir. Her akşam askeri servisle evine dönen Şengör, o gün saatler geçmesine rağmen dönmemiş, eşi Şenay Şengör evinin karşısında filo komutanını görünce eşinin şehit olduğunu anlamıştır. İlk başta 3 çocuk annesi genç kadına eşinin şehit olduğunu söyleyemeyen filo komutanı “eşin yaralı” dese de gerçeği açıklamak zorunda kalmıştır[2].Yüzbaşı Şengör’ün bu üzücü kaza sonucu aramazdan ayrılmasıyla Kıbrıs Türk Toplumu ilk hava şehidini vermiştir. Eşi Şenay Hanımın anlatıklarına göre Yüzbaşı Şengör vatanını çok seven, arkadaşı için canını veren birisiydi. Şehit Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’in Rumlar tarafından şehit edilmesine çok içerlemiş günlerce yemek yememiş, “Ne olurdu da Rumlar saldırmasaydı. Bu hadiseler hiç yaşanmasaydı. Bir sürü gencecik fidanlar solmasaydı. Keşke onun yerinde ben olsaydım” diyerek eşiyle üzüntüsünü paylaşmıştır. Şehit Pilot Yüzbaşı Gültekin Şengör, okumayı çok seven, hal ve hareketleriyle etrafında kibar ve beyefendi olarak tanınan birisiydi. Eşinin yokluğuna halen alışamayan Şenay Şengör, onu ilk günkü gibi anmakta ve şehit olmasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen onun hatıralarını yaşatmakta, yeni yetişen nesile de onun hayatının aktarılmasını istemektedir.
Şehit Pilot Yzb. Gültekin Şengör, hayatı boyunca kritik görevlerde yer almış, Kıbrıslı Türklerin mücadelesinin “son bulacak” endişesine girildiği dönemlerde inandığı dava uğruna mücadele etmekten çekinmemiştir. Bir ömre sığdırdıkları aslında insanın hayallerine bile sığdıramayacak kadar büyük başarılardır. Üstelik 1946, 1947, 1950 yıllarında defalarca Türkiyedeki askeri okullara müracaat edip, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değilsin. Gerekli şartları yerine getirmediğin için subay olamazsın” demelerine rağmen inandığı yoldan, davadan vazgeçmedi. O dönemde İngiliz toprağı sayılan Kıbrıs’tan gidip Türkiye Cumhuriyetinde pilot olabilmek, pilot olduktan sonra halkı için 1963 yılında adaya uçak kullanarak kritik hizmet sunabilmek, 1964 yılında Erenköy Mücadelesinde yer alabilmek, imkansız gibi görünen KTKA K’lığında görev isteyip bunu başararak adaya gelebilmek ve bunları sadece toplumuna faydalı olmak için bir ömre sığmayacak kadar büyük başarılardı.
Lefkoşa’da mücadeleye başlayıp Türkiye Cumhuriyeti’nde şehitlik mertebesine ulaşan Kıbrıs Türkleri’nin varoluş mücadelesi kahramanlarından Şehit Pilot Yüzbaşı Gültekin Şengör imkansız görünenleri başararak inandığı dava uğrunda şehit olmuştur. Anıları yaşatırsak ve onu toplumumuzun hafızasında canlı tutmayı başarırsak biraz olsun onlara olan vefa borcumuzu ödemiş olabileceğiz diye düşünüyorum. Onların davası vatan ve toplumuna faydalı olabilmekti. Bu uğurda feda ettikleri canlarının bedelinin ödenmesi ise imkansız.
Hayallerinin peşinden korkusuzca yürüyen, hedefine ulaşmak için azmeden Gültekin Şengör maalesef halkımız arasında pek fazla bilinmemekte. İyiki böyle değerli insanlar aramızda yer almış ve toplumumuza ömürleriyle değer katmışlar. Şehidimizi rahmet ve saygıyla anıyorum.
Mark Twain; “Bundan yirmi yıl sonra yapmadığınız şeylerden dolayı, yaptıklarınızdan daha fazla pişman olacaksınız. Öyleyse demir alın ve güvenli limanlardan çıkın. Rüzgarları arkanıza alın. Araştırın, hayal edin ve keşfedin” der. Her şey önce hayal etmekle başlar. Ardından korkusuzca hayallerinizin peşinde yürümekle gerçek olur. Bol bol hayal edin ve hayallerinizi gerçekleştirmek için kim ne derse desin aldırmadan azimle çalışmaya devam edin.
Yeni bir başarı hikayesinde buluşuncaya kadar, umudunuzu yitirmeden, sağlıcakla kalın…
