Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda YDP milletvekili Bertan Zaroğlu doğalgaz arama faaliyetleri hakkında konuştu.

Zaroğlu konuşmasında şu ifadelere yer verdi;

Bilindiği gibi, Kıbrıs Rum tarafı Kıbrıs adasının, Kuzey yarısında yaşamlarını sürdüren Kıbrıslı Türkler ile T.C.yi yok sayarak..

Tek taraflı ilan ettikleri egemenlikleri ile, tek başlarına anlaşmalar yapmakta ve ittifaklar kurmaktadırlar...

Tabi burada önemli olan Rumların ne yaptığı değil, üst akıl konumunda olan A.B' nin bölgedeki girişimleridir...

Yine bilindiği üzere; Avrupa kıtasında artık, garek kömür gerekse de, başka bir toprak altı zenginliği de kalmamıştır..

Yüzyıllardır sömürgelerinden elde ettikleri varlıklarını da tüketme sürecine giren Avrupa, Enerji gereksinimini de, hâlen sadece Rusya’ dan, petrol ve doğalgaz alarak karşılayabilmektedir...

Çünkü; diğer üretici ülkelerden tedarik edilen petrol ve doğalgaz...

Taşımacılık ve depolama maliyetleri nedeniyle, Rusya’ nın sattığı gazdan daha pahalıya gelmektedir..

İşte bu nedenle; AB için, Rusya’ dan kurtulmak adeta farz olmuş gibidir..

Gelelim gaz konusunun, farklı olaylarla gerekçelendirilip, uzandığı durum ve mecralara..

1- Altını çizerek ifade etmeliyiz ki, Güney komşumuz Suriye’nin, petrol kaynakları ve üretimi bilinenden, çok daha zengindir..

2- Aynı zamanda Petrol, yerin sadece 250 metre altında olduğu için, çıkarması da oldukça kolaydır..

3- Ülkede toplam 14 petrol kuyusu bulunmakta, yıllık üretim 6-7 milyar varil civarını bulmaktadır..

4- Kıyaslama yapmak gerekirse, dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip olduğu iddia edilen Suudi Arabistan ’ın petrol üretimi ise; yıllık 12 milyar varil düzeyindedir..

5- Sadece bu bilgi bile, niye Rusya’nın ve ABD’nin, Suriye’de olduklarını çok net olarak açıklamaktadır..

6- Tüm bu veriler karşısında, adeta ağzı sulanan ABD’ nin, Suriye macerası da, aynı Irak macerası gibi, başarı ile sonuçlanmamış, aksine tam bir fiyasko olmuştur..

7- ABD' nin bu hazin girişimden de, eli boş dönmesi yüzünden, Suriye’den ümidini kesen Avrupa Birliği de, perde arkasından düğmeye basmıştır..

8- Zaten A.B. nin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimini, tek taraflı olarak AB’ ye kabul etmesinin en önemli nedenlerinden biri de, Doğu Akdeniz’ de, Süveyş kanalının ağzında ve İsrail’ den, bir taş atımı uzakta olan yerlerde, hükümranlıklarını sürdürmek istemesidir..

9- Protokol 10 ile, toprakları içinde kattıkları Kıbrıs adasının, Münhasır Ekonomik Bölgesi içinde, doğalgaz yataklarının keşfediliyor olması, gerçekten pek de tesadüf değildir..

11- A.B nin esas hedef ise; Doğu Akdeniz’de, A.B. üyesi bir devletin, Münhasır Ekonomik Bölgesinden çıkarılacak doğalgazı ve olası petrolü...

Bir şekilde, A.B. ’ye kanalize etmek ve enerji açığını, kısmen de olsa bu yolla gidermektir..

Nitekim; geçen yıl İsrail, Kıbrıs Rum ve Yunanistan arasında yapılan anlaşmanın hedefi de, 2018 yılı sonunda, EastMed doğal gaz boru hattı projesini hayata geçirmek olup, taraflarca bu hususta mutabakata varılmıştır..

Her ne kadar konunun uzmanları, şimdilik bu projenin, teknik nedenler ve denizde ki derinlikler nedeni ile, gerçekleşemeyeceği görüşünde olsalar da...

Rumlar, tek taraflı ilan ettikleri Münhasır Ekonomik Bölgelerini, zorla Kıbrıslı Türklere ve Türkiye’ye kabul ettirmek için...

İsrail, Mısır, İtalya, Fransa ve Yunanistan ile, çeşitli başlıklar altında, anlaşmalar yapmak yolunda hızla ilerlemektedirler...

Neyse ki, Türkiye’ nin eşzamanlı olarak Karadeniz, Ege ve Akdeniz’de gerçekleştirdiği “Mavi Vatan” tatbikatı, Rumları pembe hayallerin den bir nebze de olsa uyandırmıştır..

Öte yandan; ABD, AB ve doğal gazla ilgili diğer ülkelerde de, bazı farkındalıklar oluşmuş gibi...

ABD ve AB borsalarında faaliyet gösteren şirketler...

Başta Exxon MOBİL olmak üzere; tüm çekincelerini, şirketlerinin bağlı oldukları devletlere ve hisse kaydını yaptırdıkları borsalara bildirmişlerdir...

Ayrıca yatırımcı firmalar, Borsa yönetimi izin vermediği sürece, tek bir kuruş dahi harcayamayacaklarını da, çok iyi bilmektedirler..

İŞTE TAM DA BU NOKTADA, ÖZELLİKLE ALTINI ÇİZMEK İSTERİM Kİ..

RUM' UN, TEK TARAFLI MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE İLAN ETTİĞİ PARSEL DE...

Doğalgazın bulunmuş olması, o gazın çıkartılacağı anlamına gelmez..

Çünkü bulunan gazı, ek Sondajlar yapmadan yorumlamak gerçekten çok zordur..

Başka bir ifadeyle; yapılacak ilave sondajlar olmaksızın..

Somut ve fiziki olarak, petrol veya doğalgaz var mı yok mu, bunu net olarak göremezsiniz!..

Ayrıca; bulunan doğalgazın üretmeye değer ekonomik büyüklükte olup olmadığını görebilmek için de, mutlak surette
rezervuarda uzun süreli testler yapmanız gerekir..

Keza; bulunan gazın, mutlak surette ekonomik ve fizibil olması da gerekir...

Çünkü; açık deniz derin su sondajının üretim maliyeti, son derece pahalıdır..

Sadece tek bir sondajın maliyeti asgari: 150 - 200 milyon dolar cıvarında dır..

Yani, iş kuyu açmakla bitmez!.

Fiziksel olarak aynı bölgede; daha doğrusu kuyunun çok yakın çevresinde, en az 20 ile 30 kuyu daha açmak zorundasınız!..

Bunun için de, çok ciddi bir sermaye birikimi ve teknolojik alt yapı gerekmektedir..

Aynı bağlamda, platform işletmesi ve taşınması da; çok fazla maliyet ve zaman gerektiren yatırımlardır..

Nitekim; Glafcos rezervuarı ile ilgili, Petrol SONDAJ MÜHENDİSLERİNİN, teknik açıklamaları aynen şu şekildedir..

1- Blok 10’ daki ilk kazı olan Delfinis-1 kuyusu, KURU çıkmıştır.. YANİ bu kuyuda GAZ YOKTUR..

2- İşte bu nedenle; Glafkos rezervuarında bulunduğu iddia edilen gazında, mutlak surette doğrulanması gerekecektir..

3-Buna bağlı olarak; Glafkos kuyusundan elde edilen teknik ve karakteristik bilgiler dahilinde ve 3D sismik verilerine göre, doğrulama sondajları da, mutlaka yapılmalıdır..

4- Bunun akabinde ise, ilk keşif kuyusu olarak kazılan Delfinis-1’ in kuru çıkması nedeniyle...

Glafkos rezervuarı üzerindeki doğrulama kazılarından sonra, hacimin düşüp düşmeyeceği de, net olarak belli olacaktır..

5- Ancak; aynı Afrodit’ te olduğu gibi, çok büyük olasılıkla, bu kuyunun rezervine ilişkin tahmin miktarının da, düşeceğini söylemek şimdiden mümkündür..

6- Nitekim; yine Afrodit örneğinden yola çıkarsak; yapılan ilk açıklamalar da, "6 ila 9 trilyon ayakküp gaz keşfi oldu" denilmiş ise de..

Yapılan doğrulama kazısında, bu hacim 4 trilyon ayakküpe yani yarıya kadar düşmüştür..

7- Delfini-1 ise, sismik haritaya göre, Parsel 10 bölgesin de kazılmıştır..

Fakat doğrulama sondajları, sismik haritaya göre, Parsel 50 ve Parsel 90 bölgelerinde yapılacaktır..

8- Buna karşın; kazıların sonucuna bağlı olarak, rezervuarın her zaman kuru çıkma ihtimali de vardır..

9- Şayet Glafkos rezervuarı, ilerde doğrulanırsa ve her şey en iyi şekilde, planlamalara uygun giderse dahi, bugünkü piyasa koşullarında iktisadi değerinin; 25 yıllık üretim ömrü olmasına istinaden...

Toplam da yaklaşık 20- 25 milyar dolar getirisi olacağı söylenebilir..

10- Glafkos kuyusu, eğer ticari olduğu kanıtlanırsa ve EXXON MOBİL, uzun vadeli satış sözleşmeleriyle gazı pazarlama konusunu da, güvenceye alırsa..

Bu gelirlerden, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile, EXXON şirketinin imzaladığı arama ve üretim kontratına göre;

Şirketin çıkartma ve sair masrafları düşüldükten sonra..

Rumların KÂRI, sadece %33 olacaktır.

11- Görüldüğü üzere bu an için, yapılan keşfin hiçbir iktisadi değeri de yoktur...

12- Nihai yatırım kararı alınmadıkça, bu gaz uluslararası piyasalar da, "ancak sismikler karşılığı şeklinde" değer bulacaktır..

Bu da günümüz koşullarında, yaklaşık azami 500 milyon dolara denk gelebilecektir..

13- Buna karşılık; aynı çevrede bulunan Mısır gazının, iç piyasada SATIŞ FIYATI; 1 m3 için yaklaşık 3 dolar, İsrail gazının da 5- 5,50 dolar arasındır..

14- Öte yandan ; Afrodit kuyusu için sadece gün yüzüne çıkarabilme maliyeti ise, 1 m3 için tahmini olarak 6 dolardır..

Böylece; bu yeni keşif de, tahmini olarak 6 dolar dan hesaplanabilir..

15- KISACASI; bu gazı, anılan maliyeti göz önüne alınarak belirlenecek fiyattan, kimse SATIN ALMAZ, ALAMAZ!..

16- Kimse bu fiyattan satın almayacağı için de, bu kadar yüksek üretim maliyeti olan bir gazı HİÇ BİR ŞİRKET çıkartmaz..

17- Şimdi; yukarıda yer alan tüm bu bilimsel verileri doğrulamak için, EXXON MOBİL 'İN borsaya verdiği resmi açıklamaya bakmak yeterli olacaktır..

Peki ama, adı geçen şirket, borsaya yaptığı bildirim de ne yazmıştır?

A) “Blok 10’ da bulunan haznede, yaklaşık 436 fit de, gaz taşıyan bir rezervuarla karşılaşılmıştır..

B) Kuyu, 6.769 fit (2.063 metre) su da, 13.780 fit (4.200 metre) derinliğe kadar güvenli bir şekilde açılmıştır..”

C) Kuyu verilerinin ön yorumuna dayanarak...

Keşif yerinde yaklaşık 5 trilyon ila 8 trilyon ayakküp (yani, 142 milyar ila 227 milyar metreküp) bir doğal gaz kaynağının var olduğu söylenebilir.

D)Kaynak potansiyelini Grbets daha iyi belirlemek için, önümüzdeki aylarda daha fazla analiz yapılması gerekecek ve bulunan bu gazın çıkartılması ve değerlendirilmesi ise, hayli zaman alabilecektir..

E) Glafkos-1 kuyusu ise; Blok 10’da, iki kuyulu bir sondaj programının ikincisidir..

F) İlk kuyu olan, Delfinis-1 de ise, ticari miktarlarda hidrokarbonlarla karşılaşılmamıştır.."
şeklindeki ifadeler yer almıştır...

Keşfedilen rezervuarda, potansiyel kaynağın hacmi

“Doğrulama” kazıları yapılmadan...

Başta yapılan tahmini hesaplamalara göre...

Aynı zamanda; Jeolojik ve teknik olarak kurtarılabilir olmayan, 5 trilyon ayakküp gazın...

Düşük uçta olma ihtimali: %7,5 iken..

Buna karşın; yüksek uçta olma ihtimali ise, en fazla % 25' dir..

Yani EXXON MOBİL' İN yukarıdaki açıklamasının anlamı ise:

EXXON MOBİL İN, bu sahanın ticari olarak uygulanabilir olup olmadığından henüz emin olmadığını...

"Kaynak Potansiyeli nin” daha iyi belirlenmesi için...

Önümüzdeki aylarda daha fazla araştırma, analiz ve doğrulama kazıları yapılması gerektiğini ifade etmektedir..

Değerli arkadaşlar...

Şimdi tüm bu bilimsel veriler GÖZ ÖNÜNE ALINDIĞINDA ve gelinen noktada...

Ülkemizde hayal dünyasında yaşayan bazı kesimlerin,

"...AMAN MÜZAKERE MASASINDA, RUM' A NE İSTERLERSE VERELİM Kİ,

BİZ DE BU GAZ NİMETİN DEN kolayca FAYDALANALIM" şeklindeki düşünce ve söylemlerinin...

SON DERECE İÇİ BOŞ OLMASININ YANI SIRA, SADECE ama SADECE,

Gereksiz HEZEYANLARDAN İBARET OLDUĞU DA, AP AÇIK BİR GERÇEKTİR