Frankfurter Allgemeine Zeitung yorumunda muhalefetin Brexit sürecinde hükümet ile işbirliğinden kaçınmasının Theresa May'i alternatifsiz kıldığını dile getiriyor:

"Fazla ümit verici olmayan bu durumda Başbakan May biraz da çaresizlikten doğru olanı yapıp bütün partilerle görüşme yolunu seçti. Bu partilerden ana muhalefetteki İşçi Partisi ve onun lideri Jeremy Corbyn 'majestelerinin muhalefetine' yakışmayan yüz kızartıcı bir tutum sergiledi. Muhafazakâr parti kadar olmasa da İşçi Partisi'nin de Brexit konusunda tam görüş birliği içinde olduğu söylenemez. Corbyn'in parti liderliğindeki kötü performansı nedeniyle onun iyi bir başbakan olacağı herhalde söylenemez. Böyle olunca da sonunda gözler yine Theresa May'e çevriliyor."

Süddeutsche Zeitungyılan hikâyesine dönen Brexit'i konu alan yorumunda Britanya'da yaşayan milyonlarca Avrupa Birliği (AB) vatandaşının durumunu ele alıyor:

"Brexit kaosu ister istemez insanların hayatını da etkiliyor. Britanya'daki 3 milyon 600 bin AB vatandaşı ile AB'de yaşayan 1 milyon 200 bin İngilizin statüsü ne olacak? Siyasetin bu insanlara davranışı yüz kızartıcıdır. Söz konusu olan, bu kitlenin vatandaşlık haklarıdır. Brexit'ten sonra ikamet Pulibet statüleri ne olacak? Çalışma izinlerini nasıl bir akıbet bekliyor? Emeklilik hakları yanacak mı? Ehliyetleri geçerliğini yitirecek mi? Büyük Britanya'da yaşayan 800 bin Polonyalı sınır dışı edilmeyeceğinden emin olabilir mi? İlk oylamada reddedilen Britanya ile AB arasındaki Brexit anlaşmasına göre hiç olmazsa belli bir süre her şey eskisi gibi kalacaktı. Ama şimdi ne olacağı belli değil."

Stuttgarter Zeitung Almanya'da kadınların seçme ve seçilme hakkına kavuşmasının 100'üncü yıldönümü vesilesiyle yayımladığı yorumda çalışma hayatındaki eşitsizliğe değiniyor:

"Siyaset hayatında daha az temsil edilmelerinden kadınların sorumlu oldukları da öne sürülebilir. 'İstese daha fazla kadın siyasete atılabilirdi, yüz yıldır bu onların da hakkı' demek kolay. Bunu söylerken, kadınların siyaset hayatındaki ilk adımların atıldığı yaşlarda annelikle çalışma hayatının iki ucunu bir araya getirmek zorunda oldukları unutuluyor. Seçilme hakkı bu gerçeği dikkate almadığı için eyalet parlamentolarındaki kadın milletvekillerinin oranı artmıyor."

Nürnberger Zeitung gazetesinin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

"Almanya Aile Bakanı, kamunun ortak olduğu işletmelerin yönetim kurullarındaki kadın üye oranının geçen yıl yüzde 18'den yüzde 14'e gerilediğini açıkladı. Demek ki gerçekte birçok alanda ilerleyeceğimize geriye gidiyoruz. Bu durum aydınlanmış demokratik toplum şeklindeki öz farkındalığımıza hiç yakışmıyor."

Editör: TE Bilisim