Bayram boyu iç gelişmelere yoğunlaşan gündeme rağmen yurt dışında ciddi gelişmeler yaşandı. S-400’den Doğu Akdeniz karmaşasına kadar birçok alanda yaşananlara rağmen en çok konuşulan yine İzlanda ile yaşanan ve sonucu nota vermeye kadar uzanan havaalanı karmaşası oldu. Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller, Seyr-i Sabah programında İzlanda’da yaşanan olaylara dışişleri olarak gösterdiğimiz önemin ABD’den gelen tehdit dolu mektuba da gösterilmesi gerektiğini dile getirdi:

“Bu mektubu İzlanda’da bir Belçikalı vatandaşın gösterdiği fırçadan daha ciddiye almalıyız. Fırça hakkında nota verdik ama bu mektup için hiçbir hareket yapmadık. Mektup çok ciddi ve tehditlerle dolu. Tarihi Johnson mektubundan hiç de aşağı kalır tarafı yok. O dönemin ABD Başkanı Johnson tarafından İnönü’ye gönderilmiş bir mektup bu. Kıbrıs konusunda Türkiye’ye uyarı yapılıyor. Eğer adaya müdahale ederseniz sizi NATO’dan çıkarırız deniyor. Bu mektuptaki gibi konu yine Kıbrıs ile alakalı. S-400 ile ilgili okunabilir ama meselenin temeli Doğu Akdeniz’deki cepheleşmeyle alakalı. Dünyanın kalbi Doğu Akdeniz’de. Türkiye’den Suriye, Lübnan ve İsrail gibi ülkelerin dışında ABD, İngiltere gibi ülkelerin doğrudan bulunduğu enerji paylaşım savaşı başlamış durumda. ABD dışişleri bakanlığı müsteşar yardımcısı özetle Doğu Akdeniz stratejik öneme sahip, bu nedenle Kıbrıs Cumhuriyeti bizim stratejik ortağımız Türkiye bu sondaj faaliyetlerine son vermeli deniyor.

S-400 ile Kıbrıs’ın bir alakası var çünkü Kıbrıs çevresindeki cepheleşmeye yanıt niteliği taşıyor. Shanahan mektubu Doğu Akdeniz ile ilgili bir mektup olarak önümüzde duruyor. İçindeki en önemli tehdit ABD’nin hasımlarına yaptırımlarla karşı koyma yasası var. Bunu uyguladığı her ülke düşman sayılıyor. ABD S-400 yüzünden Türkiye’yi düşman olarak alıyor olması üstünde durulması gereken bir şey. İzlanda olayına gösterilen ehemmiyetin en azından yarısını buna göstermek lazım. Bu da iyi bir aşama en azından başımıza çuval geçirildiğinde nota dendiğinde ‘Ne notası müzik notası mı?’ şeklinde olan espriye vurulmuştu. En azından şimdi sessiz kalınıyor bu da nispeten iyi bir şey. Fakat hakikaten konu ciddi bu tip mektuplara yanıt verilmemesi ağırdan alınması hem Türkiye’nin itibarını sıkıntıya sokar hem de mevcut hükümetin bu tip mektuplara yanıt vermemesinin pazarlık sürdürdüğünü gösteriyor. S-400 bir manivela olarak kullanılıyor.

ki mektubu farklı düzlemde almak lazım. Yeni bir dünya zaten kuruluyor. Ticaret Atlantik’ten Pasifik’e kaydı. Ama mevcut hükümetin bu dünyada yer alıp almayacağı, bu dünyada yer almayı eski dünyadaki konumunu güçlendirme kartı olarak kullanıp kullanmadığına bakmak lazım. Mevcut hükümet dönüp dolaşıp NATO toplantısına gittiğinde NATO’da ne kadar önemli bir ülke olduğunu söylüyor veya AB ile ilişkilere rağmen buraya girmek istediğini söylüyor. Genel bir değişiklik nesnel olarak var: Batı ile ekonomik sıkıntıları görüp Doğu ile ticaret yapmaya başlamış ülkeler var Almanya gibi. Dünyanın pek çok ülkesi Pasifik’e kaydığı için orayla ilişkileri güçlendiriyor. Türkiye buna kayıtsız kalamaz. Ekonominin ve siyasetin ihtiyacı için Pasifik’e yönelmek zorunda. S-400 meselesi Almanya’nın Çin ve Rusya ticaretinden farklı bir durum olarak ortaya çıkıyor. Bunları birbirinden ayırarak akmak lazım.

S-400 meselesi bence bir pazarlık kartı. BU işin AKP’yi ilgilendiren tarafı. Ancak Türkiye’nin mevcut tehditlere bakarak bir güze sistemi kurması gerekiyor. Dünya keşke böyle bir keşmekeş içinde olmasa ama etrafımızda silahla tehdit var ve silahlı savunmaya bakmamız lazım. Türkiye’nin füze savunma sistemi kurmak zorunda. Türkiye’nin 70 yıldır yaşadığı milli silahlanma mı başkalarının silahıyla silahlanma mı felsefi bakışına uyuyor.

Çin ve Rus teklifi vardı. Bu teklif çok iyiydi ama Batı ile pazarlık yüzünden bundan vazgeçildi. Aynı şey Rusya ile yapılıyor ama bu anlaşma o kadar vazgeçilir değil çünkü işin içinde Suriye, Türk akımı ve nükleer santraller var. Türkiye, S-400 almak zorunda. ABD tehditlerinden biri hayata geçti: Pentagon’un açıklamasıyla F-35 pilotlarının eğitimine sor verildi. 31 Temmuz’a kadar mektuptaki bazı maddeler de yerine getirilecek. Bu konu da iç politika aracı haline getirilmiş durumda. 23 Haziran oylamasına göre hükümet bir karar alacak. Halen bir açıklama yapılmamış olmasının sebebi de bu olabilir. Trump-Erdoğan görüşmesinden önce ipler kopsun istenmiyor. Fırçaya nota vermek çok daha kolay. Ey İzlanda dersiniz olur biter.

Editör: TE Bilisim