1 Ekim Uluslararası Kahve Günü, dünyanın farklı bölgelerinde yapılan etkinliklerle kahvenin keyfini çıkararak farklı kahve çeşitlerini duyurmak için organize edilmiş bir gündür. İlk olarak 1963 yılında Londra'da kurulan Uluslararası Kahve Örgütü, 2014 yılında 1 Ekim'in Uluslararası Kahve Günü olarak kutlanması yönünde  karar aldı. Dünya Kahve Günü birçok ülkede kutlanırken, 2005 yılında Amerika'da da resmi hale gelmiştir.

Dünya Kahve Günü Mesajları

Çayın kalabalıkla arası iyidir kahve yalnızlık ister.

Bazı kahveler uzaklara bakılarak içilir. Kahve kokusu, hasret kokar bazen. Yudumunda bolca özlem. Telvesinde bolca gözyaşı vardır.

Beni kimsenin tanımadığı bir yer arıyordum, bir kahve içip düşünmek için. (Cesare Pavese)

'Hayatımı kahve kaşıklarıyla ölçüyorum.' (T. S. Eliot)

Hayat bir kahve fincan gibidir bazen acı bazen tatlı olur. Önemli olan kahvenin tadı değil onu kiminle içtiğinizdir.

Beklemediğin bir anda sana uzatılan kahve başkadır. Isıtır insanın içini.

Kahve hatır işidir. Kıymet bilenle içilir.

Bana göre dünyanın en güzeI icatIarından bir tanesi taze kahve kokusudur. (Hugh Jackman)

Bir pencere kenarı, yalnızlık, kahve kokusu ve en sevdiğin kitap. İşte huzur, mutluluk...

Dünyada kahve yetiştirmeyip kendi adıyla bilinen bir kahve çeşidi olan tek millet Türkler olsa gerek. Türkler tarafından bulunan yepyeni kahve hazırlama metodu ile bugün tüm dünyada bilinen bir lezzete sahibiz. Dolayısıyla kahvenin tarihi gelişimini inceleyip de Türk kahvesine değinmemek olmaz.

Peki, biz Türkler kahveyi ilk kez nasıl tanıdık? Osmanlı döneminde Yavuz Sultan Selim tahttayken Yemen Valisi olan Özdemir Paşa kahvenin muhteşem aromasından ve kokusundan etkilenir. Yemen’den dönerken beraberinde kahveyi de İstanbul’a getirir.

Kahve, saray halkı ve çevresi tarafından kısa sürede sevilir hale gelir. Hatta padişah bu dayanılmaz lezzete karşı koyamaz ve sarayda “Kahveci başı” rütbesiyle bir çalışan bile bulundurur. Kahveci başı, padişahın kahvesini hazırlar ve ona sunar. Öyle ki bu kişiler sır tutmasını bilen olgun kişiler arasından seçilir.

1554 yılında ilk kez Tahtakale’de açılan kahvehaneler ile birlikte de halk kahve ile tanışır ve bu mükemmel lezzeti çok sever. O zamanlar entelektüel hareketlerin gerçekleştiği kahvehaneler ile birlikte Türkler arasında da kahve kültürü oluşur.

Saray ve halk tarafından çok sevilen bu lezzet çokça tüketilmeye başlar. Çiğ kahve çekirdeklerinin tavada kurutulmasının ardından dibeklerde dövülmesiyle Türk kahvesi o bilindik şeklini alır.

Ardından cezvelerde ya da güğümlerde pişirilen kahve kendine has sunumuyla en kıymetli misafirlerin önüne sunulur. Osmanlı’nın diğer milletlerle olan ilişkileri sonucunda da Türk kahvesi önce Avrupa’ya oradan da diğer dünya ülkelerine yayılmıştır.

Türk kahvesi bugün kültürümüzde çok önemli bir yere sahiptir. Çeşitli özel günlerde ve en özel misafirlere sunulan bir içecek türüdür. Hatta Türk kahvesi çerçevesinde belli adetler de gelişmiştir.