Gündem

Arıklı: Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli

Yeniden Doğuş Partisi (YDP) Genel Başkanı, Bayındırlık ve Ulaştırma BakanıErhan Arıklı, sosyal medya üzerinden paylaştığı bir yazıda, günümüz gençliğinin yetiştirilme biçimine dikkat çekti. Arıklı, Eğitimci ve İletişim Uzmanı Ahmet Ünver’in makalesini paylaşarak, toplum olarak gençlerimizin karşılaştıkları zorluklardan kopuk ve empati yoksunu bir şekilde büyütüldüğünü vurguladı.

Uzmanımız diyor ki;

“Hayatın gerçekliklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor.

Şehitler için gözyaşı döken kendi ana babalarını anlamıyor.

Başkalarının çocukları için ağlamaya anlam veremiyor.

Yanı başımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen on binlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor.

Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyor ve yürekleri hiç acımıyor.

Hayatlarının odağındaki tek şey eğlenmek. Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak görüyorlar.

Kendileri için yapılan fedakarlıkların farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar.

Herkesi kendine hizmet etmek için yaratılmış görüyorlar.

İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdikleriyle orantılı.

Hayatlarında eğlenmeden başka bir amaç olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar.

Geçmiş onları ilgilendirmiyor, atalarımıza karşı vefasızlar.

Dedelerinin canları, kanları pahasına vermediği vatan toprağını en iyi fiyatı verene satacak kadar maneviyattan yoksunlar.

Vatan, onlar için son model bir cep telefonundan daha değersiz.

Milletimizin geleceği açısından endişeleniyorum.

20 yıl sonra bu nesil, nasıl ana-baba olacak?

Kendine hayrı olmayan bu nesil nasıl çocuk yetiştirecek?

Evlerini nasıl idare edebilecek?

Ülkeyi nasıl yönetecek?

Vatanı nasıl savunup can verecek?

Bütün bunlar neden oluyor izah edeyim.

Altın kafeslerde çocuklar yetiştiriyoruz artık.

Uçmayı bilmeyen kuşlar gibi.

Çocuklar hayattan bihaber.

Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında, acıkmalarına fırsat vermiyoruz.

Öyle ki yemek yemeyi işkence görür hale geliyorlar.

Susuzluk nedir bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar.

Üç adımlık yolda, susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz.

Çocuk daha “susadım” demeden ağzına suyu dayıyoruz.

Çocuklar üşümüyorlar. Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz.

Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz dışarı, titremiyorlar.

Çocuklar ıslanmıyor, evden arabaya kadar üç metrelik mesafede şemsiyesini tutuyoruz.

Saçına bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz.

Bu yüzden çocuklar ıslanmak nedir bilmiyor.

Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar.

İki adımlık mesafeye arabayla götürüyoruz, yorulmasınlar diye.

Birazcık parkta koşsalar, hasta olacak diye engel oluyoruz.

Onlar takatleri tükenecek kadar hiç yorulmuyor.

Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz.

Bu yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar.

Onlar bir yanığın veya bıçak kesiğinin acısını bilmiyorlar.

Elleri yanmasın, kesilmesin diye onlara ne bıçak tutturuyor ne ocak yaktırıyoruz.

Çocuklar; hissetmiyor yaşamı, açlığı bilmediği için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamıyor.

Yokluk nedir bilmedikleri için ekmeğe gelen zam onların dikkatini çekmiyor, haber kalabalığı olarak görüyor, gülüp geçiyorlar.

Sıcak odalarında yaşadıkları için evsizlik nedir, sürgün nedir anlamıyor, savaşları, kurşunlanan ölen insanları umursamıyor.

Acımıyorlar……

Kıymetini bilmiyor ekmeğin, elbisenin, barışın ve huzurun, ana babanın….

Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek ülkemize.

Bu sorunu, DEVLET derinden hissetmeli.

Bu sorunun çözümü için ciddi çalıştaylar düzenlenmeli. Öğretim programları ve ders materyalleri revize edilmeli.

Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı.

Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli.

Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek…”