Dünya

Bloomberg: İngiltere ve Avrupa ekonomik çöküşe doğru gidiyor

Bloomberg’in haberine göre, hem İngiltere hem de Avrupa’nın izlediği maliye politikaları, ekonomileri duvara sürüklüyor.

İngiltere’de kamu maliyesi fiilen iflas noktasında. Hükümet, sorun çözmek yerine çalışan kesimden daha fazla vergi alıp üretmeyen nüfusu finanse etmeyi tercih ediyor. Noel yaklaşırken, toplum “bayram” değil, “yolunma” beklentisinde. 26 Kasım’da Maliye Bakanı Rachel Reeves’in açıklaması beklenen bütçede; gelir vergisi artışları, yüksek gelir grupları için ek yükler, yeni emlak vergileri ve sermaye varlığı vergisi gibi kalemlerin gündemde olduğu aktarılıyor.

Bu tabloyu yaratan temel unsur: devasa kamu açığı. Borç faiz ödemeleri artık savunma, altyapı ve eğitim bütçelerinden daha fazla kaynak tüketiyor. Nüfusun yarısından fazlası ödediğinden daha fazla kamu hizmeti alıyor.

Benzer bir yıkım Avro Bölgesi’nde de yaşanıyor. Almanya Başbakanı Friedrich Merz, sosyal güvenlik harcamalarının sürdürülemez olduğunu kabul ederek “Mevcut sistemi artık karşılayamayız; zor ve acı verici kararlar geliyor” mesajı verdi. Fransa’da Macron’un emeklilik yaşını 62’den 64’e çekme girişimi sokak protestoları ve siyasi direniş nedeniyle askıya alındı. Lagarde’ın bir yıl önce yaptığı uyarılar bugün daha ağır bir gerçekliğe dönüşmüş durumda: Avrupa’da sosyal devlet modeli finansal kırılma noktasına geldi.

Siyasi liderlik ise zayıf. Seçmene “daha azıyla yetinme” mesajı verilemiyor. Bu zeminde aşırı sağ yükseliyor; sosyal harcamaların yetersizliğinin, göçmenlere kaynak aktarımıyla bağlantılı olduğu yönünde söylemler güç kazanıyor.

ABD tarafında tablo farklı. Kamu maliyesi, küresel rezerv para birimi olmanın sağladığı avantaj ve devasa ekonomi sayesinde ayakta. ABD teknoloji şirketlerinin yarattığı servet, Avrupa’da karşılığı olmayan ölçeklerde büyüyor.

Bu esnada Avrupa sanayisi kan kaybediyor. Almanya’nın yıllarca lokomotif olan otomotiv sektörü, yüksek işçilik ve enerji maliyetleri nedeniyle çöküş eşiğinde. Enerji fiyatlarındaki dezavantaj, şirketlerin rekabetçiliğini yok ediyor. Merkel döneminin nükleer enerjiden çıkıp Rus enerji bağımlılığına yönelmesi Bloomberg’e göre stratejik bir hata olarak kayıtlara geçiyor.

İtalya, olumsuz manzara içinde istisna oluşturuyor. Başbakan Giorgia Meloni döneminde borçlanma maliyetleri geriledi, istihdam göstergeleri toparlandı, bütçe açığı yarıya indi. Meloni’nin %45’lere varan onay oranı, Alman, Fransız ve İngiliz liderlerin çok üzerinde.

İngiltere tarafında asıl kırılma, çalışabilir nüfusun devletten kopması. 9,4 milyon kişi ekonomik olarak aktif değil; buna ek 1,6 milyon işsiz var. Çalışma çağındaki nüfusun beşte biri üretimden uzak. Devlet, çalışmayanlara kaynak aktarmayı sürdürüyor. Zihinsel sağlık gerekçesiyle işgücü dışı kalan gençlerin sayısı 2019’a göre 800 bin artmış durumda.

Bloomberg’e göre, İngiliz hükümetleri yıllardır bu tabloyu izlemekle yetindi. Muhafazakâr dönemler “hiçbir şey yapmama” sendromuyla anılırken, İşçi Partisi sosyal yardımlarda kesintiye tamamen kapalı. Yeni bütçenin on milyonlarca kişiye yapılan ödemelerde gerçek bir reform içermesi beklenmiyor.

Avrupa genelinde sorun aynı: Sosyal devlet harcamaları ekonomik taşıma kapasitesinin üzerinde. Vergi yükü çalışmayı caydıracak düzeye geldi. Üretemeyen geniş kitleyi finanse etmek için çalışan kesime yük bindiriliyor. Draghi’nin yıllar önce ifade ettiği gibi, “Liderlerin ne yapılması gerektiğini bildiği ama yeniden seçilmek için bunu yapamadığı” bir döngü yaşanıyor.

Sonuç:
Bloomberg’e göre Avrupa, çalışandan daha fazla almaya, üretmeye teşvik etmeyen sosyal harcamalara ve bütçe disiplinini yok saymaya devam ettiği sürece, ekonomik çöküş kaçınılmaz. Kurumlar kapasite kaybediyor, liderlik zayıf, toplum ise gerçeği kabullenmeye direniyor. Kıta, kendi eliyle hızlandırdığı bir mali çöküşün içine doğru ilerliyor.

Ekonomik sürdürülemezlik, siyasi kırılganlık ve toplumsal huzursuzluk derinleşirken, asıl risk; karar vericilerin hâlâ “en az dirençli yol”u seçmesi. Bu da tabloyu daha da ağırlaştıracak.