Damla Dabis’in sunduğu Açık Açık programının konukları Bağımsız Milletvekili Ayşegül Baybars, CTP Milletvekili Ürün Solyalı, Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı şartlı tahliye tüzük değişikliği konusunu değerlendirdi. KTAMS Başkanı Güven Bengihan ise programa telefon ile katılarak cezaevlerindeki son durumu ve verileri paylaştı.
BAYBARS: KİŞİSEL MENFAATLER SÖZ KONUSU
Şartlı tahliye tüzük değişikliği konusuyla ilgili görüşlerini paylaşan Bağımsız Milletvekili Ayşegül Baybars, Şartlı tahliye kurulu ile ilgili düzenlemelerin ilk kez İçişleri Bakanı olduğu dönemde Mart 2020 yılında gündeme geldiğini söyledi. Baybars, cinayet, cinsel saldırı, tecavüz gibi suçların kapsam dışı bırakılarak mahkûmların cezasının 3’te 1’ini çekmeleri halinde şartlı tahliyeye başvuru hakkı olduğunu pandemi ile olağanüstü halin olduğunu hatırlattı.
O dönemin olağanüstü bir hal olduğunun altını çizen Baybars, “Bir hukukçu olarak bunu yaparken bir defaya mahsus olması gerektiğini söyleyip umarım bu emsal alınıp bir araç haline dönmez diye o dönemki bakan arkadaşlarımı uyardığımı hatırlıyorum. Geldiğimiz noktada ise bu hükümet 4’üncü kez şartlı tahliye tüzüğünü değiştirdi. Bu tüzük değişikliği cinsel suç hariç tüm suçlara sağlanmış. Cezaevinin dolması sebebiyle sürekli bu uygulamalar yapıldı. Cezaevi nüfusu şu anda 820. Cezaevi nüfusu doldu deyip böyle bir uygulama yapıyoruz demek akla uygun değil. Mahkumlar arası yaşam koşullarında da sürekli eşitsizlik yaratıp toplumsal düzen ve hukuk otoritesini de bozan bir şey. Tamamen belli kişilere başvuru hakkı yaratmak ve kişisel menfaatler için olduğunu düşünüyorum” dedi.
SOLYALI: BU DURUM TOPLUMDA DA BİR RAHATSIZLIK YARATIYOR
CTP Milletvekili Ürün Solyalı, Pişman olduğu hissediliyorsa, halka karışması uygun ve deneme süreci ile beraber denetlenebiliyorsa içeride kalmasının başka suçlara da dahi olabileceği izlenimi varsa, cezaevi çok doluysa şartlı tahliyenin söz konusu olabileceğini ancak düzenlemelerin yapılması gerektiğinin altını çizdi.
“Suçla mücadeleyi önleyici değil cezalandırıcı bir sistem üzerinden takip ettiğimiz için cezaevi bizlere suçun önüne geçtik algısı yaratıyor” ifadelerine yer veren Solyalı, “Şartlı tahliye kurulunda 7 kişilik bir ekip oluşturulmuş ve tüzüğün şartına göre 5 kişi toplanıp 3 kişi karar vereceksiniz. Mahkemenin içinde olmayan bir oluşum bize mahkeme kararına direkt idari organ tarafından bir müdahaleyi de getirir intibası yaratıyor” dedi.
Kısa süreli aralıklarla şartlı tahliye değişiklik kararına dikkat çeken Solyalı, “Dışarı çıkması gereken birilerine bir alan mı yaratılıyor yoksa gerçekten artık hem ekonomik hem de sağlık açısından cezaevi yoğunluğu doğru bir rakamı vermiyor mu? Sorularıyla baş başa bırakılıyoruz. İçişleri Bakanlığı’nın bu gerekçeli kararın neden bu kadar sık olması noktasında tatmin edici bir cevapla doyurması gerekiyordu diyerek İçişleri Bakanlığı’nı şeffaflığa davet etti” dedi.
Toplumda da bu konunun rahatsızlık verdiğini kaydeden Solyalı, Kasım 2024’te çeşitli suçlardan şartlı tahliyesi kabul edilen kişi sayısının 2722 reddedilen 2045 kişi olduğunu toplamda 4 bin 767 kişinin başvuru yaptığını kaydetti.
ESENDAĞLI: HEM MAĞDUR HEM DE MAHKUM HAKLARINDA DENGE SAĞLANMALI
Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı ise şartlı tahliye ve benzeri müessesler doğru ve adil kullanımları söz konusu olduğunda faydalı olduğunu söyleyerek, “Cezaevi pek çok suçu işleyen insanların toplandığı ve cezaevine girdikten sonra kişilerin cezaevinde ne yaparsa yapsın hangi koşullarda davranırsa davransın yatacağı cezanın sabit olması hali başka uyumlu, iyi, ıslah olma eğilimi gösteren bir mahkumun ödül beklentisi içinde olması başka bir motivasyondur. Ancak bu hassas bir müessesidir. Suç mağdurlarının haklarının korunması, mahkum haklarının korunması, eşitlik gibi dengelerin sağlaması gerekir” dedi.
Esedağlı, “Bakanlar Kurulu’nun Şartlı Tahliye Tüzüğü’nün yapılma yetkisi vardır. Yargı kararlarına müdahaleden önce yasama yetkisini devri gibi aykırılık kokan bir düzenleme var. Bir takım kriterler var ancak şartlı tahliye kurulunun adil karar üretmesi için yeterli ve yol gösterici değil. Bunun tüzükle değil yasa seviyesinde bir mevzuatla yapılması konusunda hukukçular hemfikir. Burada ortaya konan kriterlerin hepsini mahkeme değerlendirir ve bir ceza takdir eder. Şartlı tahliye kurulunun kararları şeffaf gerekçeye dayandırılmış standart içeren kararlar değil. Bu vicdanın kabul edebileceği bir uygulama değil” şeklinde konuştu.
BENGİHAN: TÜZÜK RAPORUNU HAZIRLAYACAK PERSONEL YOK
KTAMS Başkanı Güven Bengihan ise programa telefon ile katılarak, “Şartlı Tahliye Tüzüğü son iki yıl içinde 4’üncü kez uygulanıyor. Şu an yapılan tüzük değişikliği ile ilgili komisyon üyelerinin hiçbirinin haberi yoktu. Birçoğunun tüzük geçtikten sonra haberi oldu. İçerideki mahkûmlar cezaevi çalışanlarına tüzüğün değişeceğini tüzük değişmeden söylüyordu. Çünkü bu tüzük siyasilerin iyi bir enstrümanı haline geldi siyasi menfaat uğruna şartlı tahliye tüzüğü siyasetçilerin oyuncağı haline gelmiştir. Hükümlüler hakkında şartlı tahliye kuruluna, merkezi cezaevi müdürü, müdür muavini ve cezaevi amirinin hükümlünün cezaevindeki durumu ile ilgili en az iki kişinin ayrı ayrı hazırlayacağı raporlar şartlı tahliye kuruluna sunulmalıdır ancak şu an cezaevinde müdür muavini kadrosunda da cezaevi amiri kadrosunda da bir fiil çalışan kimse yoktur. Bu tüzükte yazan mahkûmlarla ilgili raporun olması konuşu yerine getirilemez. Bu kurul toplanıp karar üretemez” dedi.
Bengihan, “90 gün içinde yapılan bu değişiklikle yaklaşık 230 kişi yararlanacak. Normal koşullarda şartlı tahliye hakkı olan ve başvuracak kişi sayısı yaklaşık 100 kişiydi. Durumun siyasi bir rant olduğunun herkes farkındadır. Cezaevinde 820 mahkum ve tutuklu bulunmakta 57’si kadın, 42 kişisi ise çocuktur ve Eski cezaevinde de 75 kişi bulunmaktadır. Ülkelere göre dağılımı; KKTC vatandaşı 197 TC 245, çift uyruklu 117, üçüncü dünya ülkesi 261 ve 261 içerisinde Nijerya 91, Pakistan 24, Bangladeş 9 Güney Kıbrıs 12 Türkmenistan 13 ve diğer ülkelerde 112 kişidir. Bir ülkenin kendi nüfusundan fazla üçüncü uyrukluları barındırdığı bir cezaevi” notunu düştü.