Başbakan Ersan Saner, aşılanmış kişilerin 1 Nisan'dan itibaren karantinasız ülkeye girişlerinin sağlanması kararının Sağlık Bakanlığı Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’ne ait olduğunu, kendisinin bu hedefi dile getirdiğini belirtti. Başbakan Ersan Saner, aşılanmış ve enfeksiyon geçirip antikor üreten kişilerin 1 Nisan 2021 tarihinden kısıtlama olmaksızın ülkeye girişlerinin sağlanması kararının Sağlık Bakanlığı Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’ne ait olduğunu, kendisinin bu hedefi dile getirdiğini belirtti. "ERHÜRMAN'IN AÇIKLAMALARI İYİ NİYETTEN YOKSUN" Başbakan Saner, “bunun farkında olmayan veya farkında olmasına rağmen sırf halkı farklı düşüncelere sevk ederek dikkatlerden kaçırmaya çalışan Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Erhürman’ın kendisini Tabipler Birliği ile ekonomik örgütleri karşı karşıya getirmeye çalışmakla suçlamasının iyi niyetten yoksun hareketler olduğunu” belirtti. "1 NİSAN BİR HEDEFTİR, BUNA ULAŞMAK İÇİN CANLA BAŞLA ÇALIŞIYORUZ" Başbakan Saner, "aldıkları kararlar ve uygulamaları ile Güney Kıbrıs başta olmak üzere pek çok ülke gibi ülkenin 1 Nisan’dan itibaren aşılamış ve hastalık geçirip antikor üreten kişilere açılmasını bir hedef olarak gördüklerini ve bu hedefe ulaşmak için canla başla çalıştıklarını ancak kararların yine bilimin ve yetkili kurulların önerileri doğrultusunda gelişmelere göre verileceğini” vurguladı. Başbakan Saner, açıklamasında şunları kaydetti: “Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Sayın Tufan Erhürman’dan her şeyi ben bilirim havasında olması, sinirli ve saldırgan tavrı nedeniyle olumlu bir katkı beklemiyoruz ama hiç olmazsa gölge etmemesini bekliyoruz demiştim ama ne yazık ki Sayın Erhürman gölge yapmayı bir marifet sayıyor ki altı boş, yanlıs açıklamalarını sürdürüyor. Sayın Erhürman, dün sosyal medya hesabından paylaşım yaparak benim 1 Nisan’dan itibaren ülkeye karantinasız girişlere onay verilmesini hedeflediğimizi açıklamama sözde tepki gösterdi ve benim Kıbrıs Türk Tabipler Birliği ile ekonomik örgütleri bir birine sokacağımı iddia etti. Oysa ben bilerek ve Sağlık Bakanlığı Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin 16 Ocak 2021 tarihinde bizlere ilettiği karara tamı tamına uyan bir açıklama yaptım. Söz konusu Üst Komite kararı aynen şöyledir: “Aşı uygulamalarının tüm dünya ile eş zamanla ülkemizde başlaması, ülkemizde bulaş sayısının azaltılması ve 01 Nisan 2021 tarihinden itibaren aşılanmış ve enfeksiyon geçirip antikor üreten kişilerin ülkemize kısıtlama olmaksızın girişlerinin sağlanabilmesi ayrıca alınan önlemler kapsamında faaliyeti durdurulan ve/veya azaltılan tüm hizmetlerin yeniden faaliyet gösterebilmeleri amacıyla ülkemizde görülen yerel vaka sayısındaki artış dikkate alınarak ayrıca sağlık çalışanları arasında bulaş sayısının artması ve sağlık sisteminin etkin bir şekilde devamlılığının sağlanabilmesi amacıyla Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi alınan kararları sıkılaştırmaya karar vermiştir. (Ek-1: Söz konusu karar) Hal böyleyken Sayın Erhürman’ın bu kararı bilmeden ya da bilmesine rağmen dikkatlerden kaçırarak bizleri suçlamaya kalkışması bir iyi niyet yoksunluğudur. Biz, Halkımızın tüm dünyada 2 buçuk milyondan fazla insanın ölmesine neden olan, en gelişmiş ülkeleri dahi perişan eden bu salgından gerek sağlık gerekse ekonomik yönden en az sıkıntı ile kurutulması için çaba harcarken Sayın Erhürman hala gerçekleri yansıtmayan bir politika izliyor ve bizlere hiç hak etmediğimiz suçlamalar yöneltiyor. Tekrar ediyorum; Aldığımız kararlar ve uygulamalarımızla Güney Kıbrıs başta olmak üzere pek çok ülke gibi KKTC’nin 1 Nisan’dan itibaren aşılamış ve hastalık geçirip antikor üreten kişilere açılmasını hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için canla başla çalışıyoruz ancak çok hızlı değişen ve gelişen bir süreçteyiz. Tüm dünya ülkeleri sık sık karar alıyor ve değiştiriyor. Biz de bu konudaki kararımızı yine bilimin ve yetkili kurulların önerileri doğrultusunda gelişmelere göre ve günü geldiğinde alacağız. Vatandaşlarımız müsterih olsun; Spekülasyonlara, bu ülke için taş taş üstüne koymayanlara kulak vermesinler. Sağlık önceliğimizdir ama akıl ve bilim yolundan gitmek ve ekonomimizi, sosyal yaşantımızı da düşünmek zorundayız.”