Siyasetin en dinamik sosyal gücü gençliktir. Şimdiki gençliği temsil eden Z kuşağı hakkında çok şeyler söylenip yazılabilir.
Zaten hem dünyada hem burada kuşakla ilgili pek çok şey yazılıp söylenmekte.
Hatta artık klasik hale gelen bir anlayışla daha üst yaş grubunda olanlar şimdiki gençliği beğenmeyip eleştirmektedir.
Ancak geçmişe bakıldığında şimdiki gençliği beğenmeyip eleştiren kuşağı da kendisinden öncekilerin beğenmeyip eleştirdiği görülebilir.
Bunlar klasikleşmiş rutin eleştiriler olarak ele alınıp çok da ciddiye alınmaması gereken değerlendirmelerdir.
Elbet her gençlik kuşağının sosyalleşme ve siyasallaşma süreci ile yöntemi birbirinden farklıdır.
Ama bu farklar örneğin şimdi yetişkin olan grupların mevcut gençlerden üstün nitelikler taşıdığı anlamına gelmez.
Örneğin özellikle 1980 öncesinde çok politize olup gençliğini militan olarak yaşayan şimdinin yaşlı kuşağını mevcut gençlerden daha makbul kabul etmek ne ölçüde hakkaniyetli olur?
Evet doğrudur, şu anki gençler eskilerin militan gençliği ile kıyaslandığında fazla ağır ve hareketsizdir.
Ama onları bilinçsiz ve toplum sorunlarına karşı duyarsız sanmak ciddi hata olur.
Bunun son örneği ülkemizdeki gençleri temsil eden Gençlik Federasyonu’nun Cumhurbaşkanı Erhürman'a yaptığı çağrıdır.
Çağrının özü gençliğe liyakata dayalı temsil hakkının verilmesidir.
Gençler bu çağrılarını dört maddelik önerileriyle somutlaştırırken, sanıldığından fazla bilinçli bir gençlik olduklarını da göstermişlerdir.
Geçmişin gençliği dünyayı ve toplumlarını değiştirmek için militanca eyleme geçmiş ama değişim yerine eleştirdikleri sistemin sessiz bir savunucusu olmuştur.
Kim bilir, dünyayı ve toplumlarını, belki de hiç de militanca davranmayan, aklı başında, uysal görünümlü ama bilinçli şimdiki gençlik değiştirecektir.