Antik Yunanistan’da polis, kent devleti anlamına gelirdi.
O zamanlar devletler kent ölçeğinde olduğundan polisten söz etmek, devlet işleriyle ilgilenmek, onun işleyiş ve yönetiminden söz etmek demekti.
Her polis, kendi yasaları, gelenekleri, çıkarları olan bağımsız bir siyasi birimdi.
Örneğin antik Yunanistan’ın en ünlü polisleri yani kent devletleri Atina ve Isparta idi.
Bu iki devlet birbiriyle ciddi bir rekabet içinde yaşarken, Atina demokrasiyi, Isparta otoriter yönetimi temsil ederdi.
Hatta bu temsiliyetin soğuk savaştaki izdüşümü, Batı kaynaklarında, Atina, ABD ve yandaşı ülkeleri, Isparta da SSCB ( Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) ve yandaşı ülkeleri simgelerdi.
Tabii Antik çağdan günümüze uzanan 2500 yıla yakın süreçte devlet sınırları kent ölçeklerini çok aştı.
Ama politika, etimolojik kökenine uygun olarak kent ölçeğinde yaşamaya, hatta demokrasinin beşiği olarak büyük önem taşımaya devam ediyor.
Nitekim KKTC’de de bugün kent yönetimleri olarak belediyeler bu antik mirasın temsilcisi olarak varlık gösteriyor.
28 olan belediye sayısı yakın geçmişte 18’e indirilmekle birlikte belediyelerimizin çoğu kent belediyesi niteliğinde değil.
Çünkü kent, başka nitelikler de gerektirse, çok sayıda insanın küçük bir coğrafyada yaşamasını, nüfus yoğunluğunu gerektiriyor.
Böyle olduğu için de kent belediyesi sayısı beşi ancak buluyor.
Kent belediyesi olmasa da örneğin Değirmenlik ve Dikmen gibi çok başarılı belediye yönetimlerinin olduğu bu ülkede, başarı ile yönetilen kent belediyeleri olduğu söylenemez.
Çünkü vizyona dayalı kent yönetimleri bir yana, henüz çöp toplayan, su sağlayan, fen işlerini bile zar zor idame ettiren kent belediyeleri söz konusudur.
Böyle olduğu içindir ki tarihsel mirasa uygun bir şekilde politika üretip kent ölçeğinde uygulayacak, kentlerine kimlik kazandırıp belde halkını söz ve karar sahibi yapıp onları demokrasi ve refah içinde yaşatacak belediye anlayışı için daha yürünecek epeyce yol olduğu görülüyor.