“Tanıdığı vasıtasıyla her işi yaptırabileceğini, sorumluluklarından kaçabileceğini, hatta yaptığı yolsuzluğun örtbas edilebileceğini düşünen insanlarımız var hâlâ…”    

Evet, maalesef ülkede yaşanan tam da budur… Bu nedenle birçok sorun çözülemiyor, bu nedenle birçok sorun yaşanıyor, bu nedenle usulsüzlük, kuralsızlık, yasadışılık, yolsuzluk yaşanıyor…   

 “Ne yaparsam yapayım, birileri beni kollayacak, koruyacak, kurtaracak” duygusu… Partizanlıkla, torpille, kayırmacılıkla, güçle ve parayla her şeyi halletme düşüncesiyle akrabalığı ya da direkt ilgisi olan bir duygu…         “Tanıdığı vasıtasıyla her işi yaptırabileceğini, sorumluluklarından kaçabileceğini, hatta yaptığı yolsuzluğun örtbas edilebileceğini düşünen insanlarımız var hâlâ…” sözü, yaş haddinden emekliye ayrılan Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik’e ait…    

Türk Ajansı Kıbrıs’tan Rahme Çiftçioğlu’na verdiği güzel röportajdan alıntıladım. Çok doğru bir söz…     Şefik, “Toplumdaki her soruna yargı merhem olamaz… Kural tanımıyoruz. Trafik bizim ne kadar kural tanımaz olduğumuzun en büyük göstergesidir…” de dedi…      Bunları biliyoruz tabii ki… Ancak Yüksek Mahkeme Başkanı’nın yaşadıkları, tecrübeleriyle bu sözleri söylemesi anlamlı.      Evet, kural tanımazlığın en belirgin, en görünen tarafı trafik ama aslında genel olarak bir kural tanımazlık var…      Toplumun büyük bir kesiminde hadsizlik hâkim…  Herkes her şeyi yapabileceğini sanıyor ve bir şekilde yapıyor da… Hem de ucu nereye dayanırsa dayansın…     

Mesela “bir saate üniversite lisans hatta yüksek lisans diploması vermek de almak da” bu hadsizliğe en iyi örnektir.      Üstelik “sahte diploma soruşturması” ile ilgili zanlılar için bazı ülke yöneticilerinin koruma istemesi, olayı bastırma refleksi de hadsizliğinin başka bir ayağıdır.      Yaptığı yolsuzluğun örtbas edilebileceğini düşünüyor ya birçok kimse, işte bu nedenledir.      Birileri mutlaka devreye girecek ve bir şekilde onu kurtaracak, buna inanıyor, buna güveniyor.      Sahte diploma alan ve veren kişilere bir bakın, belli bir grubun, bir camianın insanları, hepsi de torpilli, arkalı, nüfuzlu kişiler olarak görülüyor değil mi?      Evet öyle; “güç bizde ve bize bir şey olmaz” diye düşünüyorlar.      Çok önemli makamlardaki kişilerin bu olaya karışması ya da çok önemli makamlardaki kişilerin yakınındaki kişilerin bu işlere bulaşması da aslında söylediklerimizi doğruluyor.     

Narin Ferdi Şefik’in bu konudaki sözleri de anlamlı. Şefik şunları söylüyor: “Umarım geçersiz/sahte diploma konusu ile ilgili kişiler deşifre olurlar ve suç işlediğinizde, yanlış yaptığınızda kim olursanız olun bunun yanınıza kalmayacağı gerçeği bir kez daha anlaşılır. Bizim ülke koşullarında başarı gösterebileceğimiz alanlar sınırlıdır. Eğitim de bunların en önemlilerinden biridir. Bu alanı da kendi elimizle mahvedersek toplumla en büyük kötülüğü yapmış oluruz…”       İşte tam ben de bunu söylemeye çalışıyorum; kim isterse olsun, makamı ne olursa olsun, hangi nüfuzlu kişinin yakını olursa olsun, cezasını çekmeli, yanına kalmamalı ki Şefik’in dediği gibi; kişi yanlış yaptığında kim olursa olsun bunun yanına kalmayacağı gerçeği iyice anlaşılsın.     

O yukardan bakan, o mağrur “bana bir şey olmaz” ya da “nasıl olsa yırtarım” tavrı bir yerde kırılmalı, en ağır cezalar verilmeli.      Bu açıdan “sahte diploma” soruşturması çok önemlidir. Bu nedenle bu olaya karışanlara yönelik eşit muamele yapılmalı, kişiler ayıklanmamalı, kimisi çağrılıp, ifadesi alınıp bırakılmamalı, çifte standart havası yaratılmamalı, kim isterse olsun, kimin yakını olursa olsun yargı önünde eşit olmalı.     Yaptığı yolsuzluğun örtbas edilebileceğini düşünen insan kalmamalı artık, bu şımarıklığın, bu yüzsüzlüğün, bu hadsizliğin önüne geçilmeli. Hem de yalnızca “diploma soruşturmasında” değil, tüm yolsuzluklarda…     Birilerine yalakalık, kulluk, kölelik yaparak her türlü pisliğe bulaşıp, sonra da korunmak için onlardan medet umanlar, onlara güvenerek hadsizliğin dozunu artıranlar, bilecek ki o “yüksek” kişiler de onları kurtaramayacak, cezalarını yargı verecek.   

  Aksi halde ülkedeki çürüme durmayacak ve çok daha kötü günler yaşayacağız.     Narin Ferdi Şefik, “Düzgün insanlarla doğru neticeye varılabilir” diye bir güzel söz daha söyledi. Evet düzgün insanlar çoğaldıkça daha iyi günlere varabiliriz, yolsuzluktan, usulsüzlükten, sahtecilikten medet umanlar ve korunacağını düşünenler artarsa, işimiz çok zor…

 

Editör: Pınar Gözek