Saflar Sıklaşıyor

Ekim ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylar belirginlik kazanırken, adaylara yönelik destek açıklamaları da netleşiyor.

Şu ana kadar mevcut Cumhurbaşkanı ve bağımsız aday Ersin Tatar, CTP Genel başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman ile akademisyen Prof. Dr. Mehmet Hasgüler adaylıklarını açıkladılar.

KKTC’deki Cumhurbaşkanı adaylığını etkileyen yapısal ve konjonktürel faktörlerin yanı sıra, toplum tarafından aranan ön koşul, sözkonusu adayın devlette başbakanlık, başbakan yardımcılığı veya bakanlık yapmış olmasıdır. Bu zımni ön koşul, bugüne kadarki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hiç şaşmadı!

Örneğin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş Cumhurbaşkanlığı makamına gelmeden önce Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Cemat Meclis Başkanlığı ve Cumhurbaşkanı Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştu.

Keza 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Eğitim Bakanı ve Başbakanlık; 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Başbakanlık; 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Belediye Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Turizm Bakanı olarak görev yapmıştı.

2020’de Cumhurbaşkanlığı makamına getirilen Ersin Tatar da Maliye Bakanlığı ve Başbakanlık görevlerinde bulunmuştu. Mevcut adaylar arasında Tufan Erhürman’ın da Başbakanlık tecrübesi bulunmaktadır.

Tecrübeli siyasal aktör kategorisi, özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, adeta toplumsal bir filtre işlevi görmektedir. Bu çerçevede baktığımızda Tatar ile Erhürman profillerinin öne çıktığını görüyoruz.

Nitekim ana akım medyanın sadece bu iki adaya yönelik haber yapması da bir rastlantı değildir. Kamuoyuna yansıyan anketler de seçimin, Tatar ile Erhürman arasında geçeceğini gösteriyor.

Sağ cenah oylarının geleneksel olarak sol oylardan fazla olduğunu biliyoruz. Ancak sağ eğilimli tabanın, siyasal aktörler ve partilerce ne kadar mobilize edileceği kritik hale gelmektedir. Ayrıca konjonktürel faktörlerin etkisiyle soldan gelen Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı gibi siyasal aktörler de Cumhurbaşkanlığı makamına gelebilmişlerdir.

Güç dengelerine baktığımızda, Tatar’ın mevcut UBP-DP-YDP koalisyon hükümetinin söylemsel düzeyde desteğini aldığına ve sahada göreli olarak bir hareketlenme olduğuna tanık oluyoruz.

Tatar temsil ettiği siyasal fikirler ve örgütsel desteği bakımından, sadece sağ seçmene hitap etmektedir.

Erhürman ise örgütsel düzeyde CTP ve TDP’nin yanı sıra, sağ cenahtan da bazı siyasal figürlerin desteğini almaktadır.

Erhürman siyasal-ideolojik olarak sol gelenekten gelmekle birlikte, kişilik özellikleri bakımından da, hem sol hem de sağ seçmene seslenebilmektedir.

Nitekim Erhürman’ın kutuplaştırıcı söylemlerden kaçınması ve ‘kucaklayıcı’ bir pozisyon alması, onun merkez oyları alabilme kapasitesini göstermektedir. Kimi sol çevreler ise bunu, yeterince ‘sert’ olmamakla veya ‘dik duruş’ sergileyememekle eleştirmektedir.

Bu kategorinin dışında kalan Prof. Hasgüler’in ise medyan oylardan çok siyasal yelpazenin solunda olup, Erhürman’a oy vermek istemeyenler kesimlerin oyuna talip olduğunu söyleyebiliriz. Henüz hiçbir örgütsel ve mali desteğe sahip olmayan Hasgüler, kampanyasını kendi imkanlarıyla ve özellikle sosyal medya üzerinden yürütmeye çalışmaktadır.

Öte yandan HP ile yollarını ayıran bağımsız milletvekilleri Ayşegül Baybars, Jale Refik Rogers ve eski HP milletvekili Gülşah Sanver Manavoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erhürman’a açıkça destek beyan ettiler. Bunu yaparken özellikle Erhürman’ın temsil ettiği değerlerin ve kişilik özelliklerinin altını çizdiler.

HP Parti Meclisi ise önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi adayını çıkarmama ve özellikle erken genel seçimler için hazırlık yapma yönünde karar aldı. HP Genel Başkanı Kudret Özersay basına yapmış olduğu açıklamada, Cumhurbaşkanlığı ve Kıbrıs sorununa ilişkin çözüm modeli konusunda adaylara yönelik değerlendirmeler ve eleştiriler yapacaklarını ve kendi seçmen tabanlarına yardımcı olacaklarını da vurguladı.

Özersay’ın aday olmaması, bir miktar Ersin Tatar’ın lehine işleyebilir. Zira sağ cenahtaki oylarda ciddi bir bölünme olmayabilir. Ancak özellikle iki aday arasında geçecek olan seçim ortamında HP’nin parti tabanını kontrol etmesi de o kadar kolay görünmüyor. Zira parti tabanında Erhürman’ı yakın bulan genç kesimlerin olduğu da bilinmektedir.

Bu arada TAM Partinin kurucusu Serdar Denktaş’ın bu konudaki tutumu da seçimlerdeki güç dengelerini etkileme potansiyeline sahiptir. Denktaş bir TV programında Cumhurbaşkanı Tatar’ın yeniden kazanmaması için elinden geleni yapacağını ifade etmişti. Bu durumda Tatar’ın en güçlü rakibi olan Erhürman’ın, Denktaş’ın açık veya örtük desteğini alması şaşırtıcı olmayacaktır.

Resmi seçim kampanyaları başladıktan sonra adayların hangi söylemlere ağırlık verecekleri ve seçmenlere nasıl seslenecekleri netlik kazanacak; netlik kazandıkça saflar daha da sıklaşacaktır.