İnsan Hakları Platformu Avukatı Yağmur İzcan, Ferda Aşıroğlu’nun hazırlayıp sunduğu Açık Dosya programına katılarak, ülkedeki göçmen kadınların sistematik ihmaller nedeniyle nasıl görünmez kılındığını anlattı.
Yağmur İzcan, dil engellerinden kurumsal boşluklara, göçmen kadınların şiddetle karşı karşıya kaldığında ulaşması gereken destek sistemlerinin çalışmadığını, hatta fiilen kurulmamış olduğunu vurguladı.
DİL BARİYERİ: HAKLARA ERİŞİMİN ÖNÜNDEKİ İLK ENGEL
İzcan, “Artık ülkede Türkçe konuşmayan çok ciddi bir göçmen nüfusu var. Bu kişilere, özellikle ihbarların ve yardım taleplerinin yapıldığı kamu dairelerinde düzenli ve erişilebilir bir tercüme hizmeti sağlanamıyor. Buna ne yazık ki polis teşkilatı da dahil.” ifadelerini kullandı.
Eksiksiz ve sağlıklı bir çeviri hizmeti sunan bir mekanizmanın olmadığını belirten İzcan “Dolayısıyla bu insanlar kapıya gittiklerinde nereye yönlendirileceklerini öğrenene kadar bile sürecin dışında kalabiliyorlar.” diye konuştu.
“ŞIDDET VAKALARI ÖNYARGIYLA KARŞILANIYOR”
Ülkede yabancı düşmanlığı olduğunu vurgulayan İzcan “Bir yabancı düşmanlığı var bu ülkede. Kişilerin yaşadığı mağduriyetler, burada olmalarıyla ilişkilendiriliyor. Doğrudan olmasa da şu oluyor: 'Bakın artık bu ülkede bunları yaşıyoruz.’ Halbuki bu kişinin burada hayatını sürerken başına gelmiş bir olaydır; esas ilgilenilmesi gereken budur.” dedi.
“'Göçmen topluluklar geldi ve biz kadına karşı şiddetle tanıştık' söylemi koca bir yalandan ibarettir. Kıbrıslı Türk toplumu içinde kadına karşı şiddet yoktur beyanını destekleyecek bir veri olduğunu düşünmüyorum.” Diyen İzcan “Belki bu kadar mekanizmalara yansımıyor ama aile içi dinamikler daha aktif olduğu için kişi komşusunu tanıyor, ailesiyle daha yakın, belki o yüzden farklı yollarla mağduriyetine çare arıyor. Ama boşanma davalarının detaylarına bakıldığında Kıbrıslı Türk toplumu içinde de çok ciddi cinsiyete dayalı şiddet olduğu görülüyor.” ifadelerini kullandı.
TOCED: KURULDU AMA KURULMADI
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin etkin bir biçimde hayata geçirilmediğini belirten İzcan “Bu yasa Meclis’te geçti. Halk da bu yöndeki iradesini ortaya koydu. Fakat otoriteler, yöneticiler bu yasayı işletmiyor. Bu daire hâlâ kurulmuş ve çalışıyor değildir. Sadece bir iki görevlendirmeyle, sembolik olarak işler yürütülüyor.” dedi.
“Koordinasyon yok. Polis, hastane ve bakanlıklar birlikte çalışmıyor. Yeni merkezlerin kurulması, eğitim müfredatına toplumsal cinsiyetin eklenmesi, farkındalık politikalarının geliştirilmesi gibi adımlar hâlâ atılmadı.” diye konuşan İzcan “Bu çok güçlü bir yasadır. Gerekçesiz yere uygulanmıyor. Bu, halkın iradesinin yok sayılmasıdır.” dedi.
Şu anda birkaç özverili memur dışında dairede kimsenin olmadığının altını çizen İzcan, “2014’ten beri bu talep dillendiriliyor. Umutlandığımız süreçler oldu. Çok emek kondu. Ama 2 yıldır bu süreç donduruldu. Nedenini anlamak mümkün değil.” İfadelerine yer verdi.






