Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, KKTC’nin Doğu Akdeniz'de tüm Türk dünyasının temsilcisi olduğunun altını çizdi.

Yılmaz, Bişkek'te, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Üye Devletlerinin Hükümet Başkanları ve Cumhurbaşkanı Yardımcıları Toplantısı'na katıldı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Budapeşte Zirvesi'nde Teşkilat'ın insan ve mali kaynaklarının artırılmasına yönelik vizyoner çağrısının, kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi bakımından kritik bir eşik olduğuna dikkati çeken Yılmaz, devlet başkanlarının ortak kararıyla Şuşa'da başlatılan bu sürecin, Gebele'de gerçekleştirilecek 12. Zirve'de, teşkilatın geleceğine yön verecek, somut bir kararla neticelenmesini ümit ettiklerini söyledi.

Yılmaz, teşkilatın gözlemci üyeleri Macaristan, Türkmenistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC), TDT'nin kurumsal olgunluğuna, diplomatik görünürlüğüne ve stratejik dayanıklılığına önemli katkılarda bulunduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bu vesileyle, gözlemci üyelerimizden Türkmenistan'ı da en kısa sürede aile meclisimizde tam üye olarak görmek istediğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum. Aile meclisimizin tüm kıymetli üyelerini, 2022 yılında Teşkilatımızda gözlemci üye statüsü kazanan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerini kuvvetlendirmeye, temaslarını artırmaya ve uluslararası toplumdaki haklı davalarını desteklemeye davet ediyorum. Doğu Akdeniz dünyanın en stratejik bölgelerinden bir tanesi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bu bölgede yer alıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Doğu Akdeniz'de tüm Türk dünyasının aslında bir temsilcisi, bir gücü olarak bulunuyor. Bunun da altını çizmek istiyorum.

Toplantıdaki konuşmasında Yılmaz, TDT'nin, üye ülkeler arasındaki dayanışmayı güçlendirerek, bölgede refahın, kalkınmanın ve bütünleşmenin en önemli aktörlerinden biri haline geldiği söyledi.

Teşkilatın temel belgelerinden olan Türk Dünyası 2040 Vizyonu, Türk Dünyası Şartı, Nahçıvan Anlaşması'nın, amaç ve prensipleri doğrultusunda refah ve kalkınma hedeflerini kurumsal bir çerçevede güçlendirdiğini ve ortak bir gelecek tasavvuruna rehber olduğunu ifade etti.

Yılmaz, Türkiye'nin, Türk Devletleri coğrafyasını stratejik bir bölge olarak gördüğünü, istikrarın korunması, enerji bağlantılarının güçlendirilmesi ve sürdürülebilir kalkınma açısından hayati önemde değerlendirdiğini dile getirerek, şöyle konuştu:

"Zengezur Koridoru'nun açılmasıyla Güney Kafkasya'da ortaya çıkacak yeni lojistik ağlar, Türk Dünyası'nı, yalnızca bölgesel ticaretin merkezine taşımayacak, aynı zamanda enerji güvenliği noktasında stratejik bir konuma yükseltecektir. Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor, tedarik zincirlerini güçlendiren, ticareti çeşitlendiren, refahı ve istihdam imkanlarını arttıran, ülkelerimizin kardeşlik ilişkilerini daha da pekiştiren stratejik bir projedir.

Türkiye, bu güzergah üzerinde Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı başta olmak üzere geniş altyapı ağıyla yer almakta ve katkı sunmaktadır. Bu koridoru dünya ticaretinin etkin ve hızlı şekilde gelişebilmesine imkan verecek şekilde daha verimli hale getirmek için tüm ortaklarımızla çalışmaya devam edeceğiz. Kurucu Anlaşmasını 24 Şubat 2024 tarihinde Parlamentolarımızdan geçirerek onayladığımız Türk Yatırım Fonunun operasyonlarına bir an önce başlaması ve prestijli bir uluslararası finansal kuruluş mertebesine yükselmesi için Fon üyesi ülkelerimizin ortak çabalarının sürdürülmesi gerekmektedir."

Üye ülkelerin iş dünyalarını, Türk Yatırım Fonu çatısı altında buluşturarak, ihtiyaç duydukları mali desteği sağlayarak bölgesel kalkınmaya ivme kazandırabileceklerini ifade eden Yılmaz, "Bu bağlamda, Türk Dünyası 2040 Vizyonu çerçevesinde ikinci beş yıllık stratejinin hazırlanmasına yönelik çalışmalara vakit kaybetmeden başlanmasının faydalı olacağına inanıyoruz." dedi.