Kanal T ekranlarında yayınlanan Yaşamın İçinden programına konuk olan Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. İlker İpekdal, ağrının sadece tıbbi değil, aynı zamanda felsefi ve psikolojik boyutları olan çok katmanlı bir deneyim olduğunu belirtti. Ağrının “canlılık belirtisi” olduğunu vurgulayan İpekdal, “Ağrı aslında vücudun kendini korumaya yönelik geliştirdiği bir dildir. Herkesin ağrısı kendinedir ve ağrı, bireyin kendi deneyimidir,” dedi. Ağrının kaynağını doğru analiz etmenin, yalnızca tedaviye değil yaşam kalitesine de büyük katkı sağladığını ifade etti.

Programda, ağrının kronikleşmesiyle birlikte ortaya çıkan psikolojik etkiler de ele alındı. Dr. İpekdal, “Ağrı kontrolümüzden çıktığı zaman hem beden hem zihin çöker. Kronikleşen ağrılar zamanla kişide öğrenilmiş bir çaresizlik yaratır,” diyerek, ağrının yönetilebilir olduğunu fakat bunun farkındalık ve bilgiyle mümkün olabileceğini kaydetti. Özellikle çocukluk çağından itibaren bireylere bedenlerini ve ağrıyı tanıma eğitiminin verilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Programda izleyici sorularına da yer verildi. Migren ağrılarından şikayet eden bir izleyiciye yanıt veren İpekdal, her baş ağrısının migren olmayabileceğini belirtti. “Ağrının kaynağını bulmak migren tedavisinde kilit noktadır,” diyen İpekdal, migren botoksu gibi yöntemlerin de yalnızca belirli şartlar altında uygulanabileceğini vurguladı. Ayrıca uzun süreli hareketsiz uyku pozisyonlarının boyun fıtığı gibi rahatsızlıklarda baş ağrısını tetikleyebileceğine dikkat çekti. Program, “Ağrı kesiciler ağrıyı kesmez, süreci yönetir,” sözüyle özetlenirken, ağrıyı anlamanın ve doğru yönetmenin önemi vurgulandı.