Milli Mücadele Vakfı Başkanı Aziz Gülbahar, 21–27 Aralık Mücadele ve Şehitler Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, şehitlerin emaneti olan Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve egemenlik haklarının pazarlık konusu yapılamayacağını vurguladı.

Aradan geçen 51 yıla rağmen Rum liderliğinin hedeflerinin değişmediğine dikkati çeken Gülbahar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in Fransa, ABD ve İsrail ile yaptığı askerî anlaşmalarla bölgedeki gerilimi artırdığını söyledi. Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’i de eleştiren Gülbahar, bu kurumların Rum uzlaşmazlığını görmezden geldiğini ifade etti.

Aziz Gülbahar, “Kıbrıs Türk halkı azınlık değil, egemen bir halktır. Bu egemenlik ne Brüksel’de, ne Lefkoşa’nın güneyinde ne de iç siyasette pazarlık konusu yapılamaz. Şehitlerimizin hatırası üzerinden bağımsızlığımızı ve egemenliğimizi yok sayan sözde çözümler kabul edilemez” dedi.

Gülbahar açıklamasında şunları kaydetti:

“Tarihimizi iyi bilmek ve doğru anlamak zorundayız ki geleceğe güvenle ilerleyebilelim. Yunanistan’ın Osmanlı İmparatorluğu’ndan kopmaya başladığı 1821 yılından itibaren, Kıbrıs’ı Yunan yapma hayalleri kuran Kıbrıs’taki Rum toplumu, çeşitli girişim ve isyanlarında başarılı olamayınca 1955 yılında silaha sarılmış ve Kıbrıs Rum Savaşçıları Millî Kuruluşu EOKA’yı faaliyete geçirmiştir.

EOKA’nın tek amacı ENOSİS, yani adanın İngiliz yönetiminden çıkarılarak Yunanistan’a bağlanmasıydı. Ancak 307 yıl Kıbrıs adasını idare eden Osmanlı İmparatorluğu’nun Kıbrıs’taki uzantısı olan Kıbrıs Türkleri, buna asla razı olmamış ve olmayacaktır.”

"KIBRIS TÜRKÜ’NÜN VAROLUŞ MÜCADELESİ VE TMT’NİN KURULUŞU"

"Tüm zorluklara ve yokluklara rağmen millî ve dinî aidiyetini asla kaybetmeyen Kıbrıs Türkü, çeşitli mücadele aşamalarından sonra; 26 Kasım 1957’de ilk resmî bildirisini yayımlayan, Rauf Denktaş, Dr. Burhan Nalbantoğlu ve Kemal Tanrısevdi’nin önderliğinde kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) devreye sokarak Rumların adayı Yunan yapmasına seyirci kalmayacağını ve direneceğini tüm dünyaya ilan etmiştir."

"1 Ağustos 1958’den itibaren Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı’nın hazırladığı Kıbrıs İstirdat Projesi (KİP) yürürlüğe girmiş ve TMT’nin komutanlığına Türk Ordusu’nun bir komutanı olan Rıza Vuruşkan gizli görevle getirilmiştir. Bu adım, Kıbrıs Türkü’nün geleceği için bir dönüm noktası olmuştur."

"1960 KIBRIS CUMHURİYETİ VE RUM UZLAŞMAZLIĞI"

"Kıbrıs Türkü, Rumlara karşı olağanüstü ve kahramanca bir direniş sergilerken; Türkiye’nin devreye girmesi ve TMT’ye gizli silah takviyesi yapması, adanın Yunan olmasını engellemiş ve 1960 yılında Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin anlaşmasıyla Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur."

"Anayasa’ya ve yapılan anlaşmalara göre Kıbrıs Türkü, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ve eşit ortağıydı. Ancak Rum tarafı bunu hiçbir zaman içine sindirememiş, yapılan anlaşmaları ve kurulan devleti adayı Yunan yapma hayali için bir sıçrama tahtası olarak görmüştür."

"MAKARİOS’UN ANAYASA İHLALLERİ VE AKRİTAS PLANI"

"Devletin başında bulunan Rum lider Cumhurbaşkanı Makarios, 13 maddelik anayasal değişiklik paketiyle; beş büyük kentte ayrı belediyeler kurulmasını ve Türk lider Cumhurbaşkanı Muavini Dr. Fazıl Küçük’ün Kıbrıs Türkü’nü ilgilendiren belirli konulardaki veto yetkisini ortadan kaldırmaya çalışmıştır."

"Türkiye ve Kıbrıs Türkü’nün bu girişimleri reddetmesi üzerine Rum tarafı, Türk’ü imha ve Kıbrıs’ı Yunan yapma planı olan AKRİTAS’ı 21 Aralık 1963’te uygulamaya koymuştur. Ortak olduğumuz devletten bizi silah zoruyla kovmuşlar, geri dönme isteği belirtildiğinde ölümle tehdit etmişler ve neticede Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bir Rum Devleti hâline getirmişlerdir."

"21 ARALIK 1963: SOYKIRIM GİRİŞİMİ VE DESTANSI DİRENİŞ"

"Kıbrıs Türkü bu ani saldırı karşısında da destansı bir direniş göstermiş; 12 saat içinde Kıbrıs Türkü’nü tamamen sindireceğini ve adayı kontrol altına alacağını sanan Rum çapulculara bunun kolay olmayacağını göstermiştir."

"Türkiye, 25 Aralık 1963’te garantörlük hakkını kullanarak savaş uçaklarıyla Kıbrıs semaları üzerinde ihtar uçuşları yapmış; Rum tarafını saldırılarını sürdürmesi hâlinde vurulacağı yönünde uyarmıştır."

"Adada bulunan 650 kişilik Türk Alayı da Kıbrıs Türkü’nün direnişine katkı sağlamak amacıyla Kermiya–Alayköy hattındaki konuşlanmasını değiştirerek Ortaköy ve Gönyeli’ye intikal etmiştir."

"1963–1974: ŞEHİTLER, GÖÇ VE DİRENİŞ"

"21 Aralık 1963’te Rum yöneticileri tarafından Kıbrıs Türk halkına karşı başlatılan saldırılar, basit bir “toplumsal çatışma” değil; örgütlü, kanlı ve hedefi Türk varlığını ortadan kaldırmak olan bir soykırım girişimidir ve 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na kadar devam etmiştir."

"Bu süreçte yaklaşık 500 şehit verilmiş, 103 yerleşim biriminden Kıbrıs Türk halkı zorla göç ettirilmiştir."

"15 TEMMUZ DARBESİ VE 20 TEMMUZ 1974 BARIŞ HAREKÂTI"

"15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası ve Rum içindeki uzantıları Makarios’a darbe yaparak Kıbrıs Helen Devleti’ni ilan edince; Türkiye, Kıbrıs Türkü’nün çağrısına uyarak garantörlük hakkını kullanmış ve 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı’nı başlatmıştır."

"İki aşamada 16 Ağustos 1974’e kadar süren Barış Harekâtı, adaya huzur getirmiş; silahlar susmuş; Kıbrıs Türkü özgür, güvenli ve egemen bir coğrafyada kendi devletini kurma imkânına kavuşmuştur."

"DEĞİŞMEYEN RUM HEDEFLERİ VE GÜNÜMÜZ TEHDİTLERİ"

"Aradan geçen 51 yıla rağmen Rum liderliğinin hedefleri değişmemiştir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, iki devletli çözüme yönelmek yerine Fransa, ABD ve İsrail ile askerî anlaşmalar yaparak Türkiye’yi ve Kıbrıs Türk halkını tehdit etmektedir."

"Avrupa Birliği hâlâ Rum yanlısıdır. Birleşmiş Milletler ise Rum uzlaşmazlığını görmezden gelerek tarihî hatasını sürdürmektedir."

"EGEMENLİKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ"

"Bu nedenle özgürlük, egemenlik ve güven içinde yaşama hedefli millî mücadelemiz devam etmektedir. Bir kez daha ilan ediyoruz:

  • Kıbrıs Türk halkı azınlık değil, egemen bir halktır.

  • Bu egemenlik ne Brüksel’de ne Lefkoşa’nın güneyinde ne de iç siyasette pazarlık konusu yapılamaz.

  • Şehitlerimizin hatırası üzerinden bağımsızlığımızı ve egemenliğimizi yok sayan sözde çözümler asla kabul edilemez.

Bugüne dek Anavatan Türkiye ile birlikte yürüdük, bundan sonra da Türkiye ile birlikte yürüyeceğiz. Türkiye, Anavatanımız ve yegâne güvencemiz olmaya devam edecektir."

"MÜCADELE VE ŞEHİTLER HAFTASI MESAJI"

"21–27 Aralık Mücadele ve Şehitler Haftası vesilesiyle aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyor; gazilerimizi hürmetle yâd ediyoruz.

Unutmadık. Unutmayacağız.

En zor koşullarda teslim olmadık. Artık devletimiz var. Anavatan Türkiye bizimledir. Bundan sonra asla geri adım atmayacağız. Devletimizi kurduk; yaşatacak ve dünyada hak ettiği yeri almasını sağlayacağız."