Türkçe'de kullanılan güzel deyimlerden biridir: “Ben ne söylerim, tamburam ne çalar”.

Söylenenle yapılanın birbirini tutmadığı durumları çok güzel anlatır bu deyim.

Bir başka anlatımla, planla uygulamanın örtüşmediğini, birbirinden çok farklı olduğunu çok güzel ifade eden bir deyimdir.

Geçtiğimiz gün Turizm Bakanı Ataoğlu’nun basına açıkladığı Turizm Master Planına şöyle bir göz atan turizmden az çok anlayan herkesin aklına bu deyim gelmiştir.

Çünkü, sanki ilk kez hazırlanmış gibi prezente edilen turizm master planı hazırlama ve turizmi planlı geliştirme çalışmaları çok eskiye gider.

Örneğin, sektörün tüm paydaşları yanısıra siyasi partilerin ve üniversitelerin tümünün görüşleri alınarak, Türkiye ve Türkiye dışından ülkelerden uzmanlar da getirilerek 2005 yılında Turizm Master Planı hazırlanmıştı.

Bu planın son hazırlık aşaması, dönemin Ekonomi ve Turizm Bakanlığı’nın 22-23 Eylül 2004 tarihinde Açık Öğretim Fakültesi Konferans Salonunda düzenlendiği Turizm Kongresi’nde, çok geniş katılımla yapılan bilimsel çalışmayla tamamlanmış, Turizm Master Planı 2005 yılında kaleme alınmıştı.

Görülüyor ki, o planda da şimdi 20 yıl sonra açıklanan planda da amaç, strateji, politika ve ilkeler açısından fazla bir fark yok.

Özetle, turizmin 12 aya yayılması, ülke yüzeyine dengeli dağılımı, çeşitlenmesi, gelen turist sayısı ile turizm gelirlerinin artırılması gibi temel konular örtüşüyor.

Zaten bunlar turizmden anlayan herkesin ve sektördeki her paydaşın rahatlıkla paylaşacağı temel gerçekler.

Ama, ülke turizm verilerine bakıldığında, planların ortaklaştığı temel doğrularla uygulamanın 20 yıl önce de şimdi de örtüşmediği çok kolay görülebilir

Örneğin 2024 verilerine bakalım:

Ülkede var olan 27 bine yakın yatağın, yüzde 55’i tek başına Girne ilçesinde, yüzde 28’i İskele’de bulunuyor. Bir başka anlatımla yatak kapasitesinin yüzde 80’den fazlası iki ilçede yoğunlaşmış durumda. Yani ülke yüzeyine dengeli dağılımdan kesinlikle söz edilemez.

Öte yandan 27 bin yataktan 17 binden fazlası 5 yıldızlı otellere aittir ki bu da bu otellerde yapılan casino turizminin bir yansımasıdır.

Aslında, bu son verinin gösterdiği gibi, planlarda çeşitlilikten söz edilse de, KKTC turizminin belkemiğini tek başına casino turizmi oluşturur.

Kuşkusuz, casino turizmi de hitap ettiği üst gelir mensubu kitle nedeniyle önemli bir turizm çeşididir.

Ne var ki, turizm master planlarında bu turizm çeşidi sanki yokmuş gibi davranılmaktadır.

Bu tutum devam ettiği sürece, planlar ne kadar iyi niyetle hazırlanırsa hazırlansın, söylenenlerle tamburanın çalacağı uyumsuz olacaktır.