Cumhurbaşkanı sürecine girdiğimiz bu günlerde hepimizin tanık olduğu gibi saflar sıklaşmaya, üsluplar ise sertleşmeye başladı.

Seçime bir aydan az kalan süreçte adayların ana propaganda stratejileri net ve somut olarak ortaya çıktı.

Geçtiğimiz dönemlerde aday olup yok denecek kadar oy alanları değerlendirme dışı bırakırsak geri kalan üç iddialı adayın seçmenin -göz önünde tutacağı- propaganda stratejileri bağlamındaki müktesebatlarını ve açmazlarını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

1- ERSİN TATAR

Müktesebatı:

· Tatar’ın Bakanlık, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı deneyimi bulunmaktadır.

· İngiltere’de eğitimini tamamlamış olup mesleği Mali Müşavirdir.

· Siyaset yanında özel sektörde de yöneticilik yapmıştır.

· Siyasette ezber bozan kendine özgü bir tarzı olup beşerî ilişkileri seçmenin genelinde sempatiyle karşılanmaktadır.

· Koalisyon partileri Tatar’ı destekleme mutabakatında bulunmuştur.

Açmazları:

· Sui generis olarak Cumhurbaşkanının sorumluluğunda olan toplum liderliği dikkate alındığında; Tatar’ın Kıbrıs meselesine hakimiyeti açısından en düşük seviyede deneyim ve teorik bilgiye sahip olduğuna yönelik kamuoyunda genel bir kanaat hasıl olmuştur.

· Geçmiş tüm cumhurbaşkanlarına kıyasla en başarısız olarak nitelendirilecek ölçüde Tatar’ın görev süresince somut pek bir katkısı olmamıştır.

· Devletin kesintisiz işleyişinden sorumlu en üst makam olarak Tatar, devlette bozulan/dejenere olan düzene ve liyakatsiz atamalara karşı durarak liderlik yapmak yerine her şeye kafa sallayan noter görüntüsü vermiştir.

· Tatar’ın uluslararası camia (BM) tarafından reddedilen iki devletli egemen eşitlik söylemindeki ısrarı kamuoyunda karşılık bulmamaktadır. Bu siyasetin giderek görünür olduğu iddiası ise somut göstergelerle desteklenmek yerine aksine çürütülmektedir. Şöyle ki, Türki Cumhuriyetlerinin 50 seneden sonra Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde elçilik açmayı kabul etmesi bahse konu siyasetin bertaraf olduğu veya akamete uğradığı anlamına gelmektedir. Büyük ikramiyeyi kaybedene amorti verir gibi Türki Cumhuriyetlerinde KKTC’ye gözlemci statüsü verilmesi sembolik olmaktan öte gidememektedir.

· Tatar ve propaganda heyetinin federasyon modelini garantörlüğün kalkması ve Kıbrıs Türkünün yok olması şeklinde kötülemeye çalışması tarihi ve kuramsal gerçeklerle örtüşmemektedir.

· Her ne kadar Koalisyon ve UBP’ye mensup üst düzey siyasiler Tatar’a destek beyan etse de bu konudaki destek iştahı ve hevesi halen daha yeterince hissedilmemiş ve kamuoyunda görünür kılınmamıştır.

· Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez kabul edilmesi imkânsız ön şart koyarak müzakereleri sonlandıran ve bu paralelde Kıbrıs Türkünün günlük hayatını ve refahını artırmak için beş yıl süreyle kılını kıpırdatmayan veya atak yapmayan Tatar’ın seçim propagandası gereği ‘Atak Diplomasisi’ vizyonu adı altında toplantılar düzenlemesi paradoksal bir durum olarak değerlendirilmektedir.

2- DOÇ. DR TUFAN ERHÜRMAN

Müktesebatı:

· Erhürman akademisyen olarak hukuk doçenti olup iyi derecede İngilizce bilmektedir.

· Hukukçu kişiliği yanında geçmişte müzakere heyetinde yer alması toplum lideri pozisyonundaki Cumhurbaşkanının yürüteceği müzakereler için Erhürman’a farklılaştırıcı bir üstünlük kazandırmaktadır.

· Erhürman’ın Başbakanlık deneyimi bulunmaktadır.

· Erhürman’a CTP yanında TDP ve en geniş üye potansiyeline sahip sendika başkanları da açıktan destek vermektedir.

· Erhürman, topluma ümit aşılayacak ölçüde dışa açılımı ve dünya vatandaşı olmak için Kıbrıs sorununa çözüm bulmayı amaç edinmektedir.

· Erhürman, bozulan devlet düzeninin iyileştirilmesi için cumhurbaşkanı olarak tüm yetkilerini kullanacağını ve başta ekonomi olmak üzere tüm sektörlerin gelişimi için rehberlik yapacağını taahhüt etmektedir.

Açmazları:

· Malum çevrelerce yanlış anlaşılmamak için Erhrüman’ın hayati konularda gerektiği zamanda net duruş sergilemediği algısı bazı sol çevrelerin tepkisini almaktadır.

· Erhürman’ın federasyon modeli ile çözüm taahhüttü geçmiş deneyimlerin gölgesinde pek inandırıcı olamamaktadır. Şöyle ki, en az Erhürman kadar federatif çözüme hevesli olan Talat ve Akıncı’nın tüm iyi niyetli çabaları Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin gönülsüzlüğü ve samimiyetsizliği karşısında akamete uğramış ve bu duruma BM de maalesef seyirci kalmıştır. Bunun üzerine Talat, “bizim nefes almamızı dahi istemezler” şeklinde serzenişte bulunurken Akıncı ise “bizim neslin son çözüm denemesidir” söylemi ile bir nevi havlu atmıştır.

· Dörtlü koalisyon döneminde icra yetkilerini temsil eden Başbakan olarak tüm yolsuzluk vakalarını savcılığı mutlak otorite sayarak mesele yok bahanesiyle kapatması ve birçok konuya zamanında müdahale etmeyerek ‘rapor istedim’ gerekçesiyle atalet içerisinde davrandığı algısı yaratması, Erhürman’ın yetkisi olmadan icrai konulara müdahil olacağı söyleminin samimiyetine ve inandırıcılığa gölge düşürmektedir.

3- PROF. DR. MEHMET HASGÜLER

Hasgüler, akademik olarak en üst unvan olan siyaset biliminde Profesör titrisine sahiptir. Hasgüler’in başlıca eserleri Türkiye’de otuza yakın üniversitede ders kitabı olarak okutulmaktadır. Hasgüler, üniversitelerde Rektörlük, müdürlük ve YÖDAK Başkan vekilliği yapmıştır. Hasgüler, Güney Kıbrıs da dahil çeşitli siyasi pozisyonlara aday olmasına rağmen gerek milletvekili gerekse bakan ve başbakan pozisyonlarında deneyim sahibi değildir. Hasgüler’in herhangi bir parti desteğine de sahip olmaması önemli dezavantaj olarak değerlendirilmektedir. Hasgüler, federasyon taraftarı Erhürman ve konfederasyon sevdalısı Tatar’dan kendisini ayrıştırarak Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklarımızı talep etmemiz gerektiği görüşünü savunmaktadır. Hasgüler, ayrıca diğer favori adayları tembihli olarak nitelendirmekte, kendisinin ise tamamen bağımsız ve sadece halkın emrinde olacağını iddia etmektedir.

Sonuç olarak; Cumhurbaşkanlığı seçiminde favori gözüken yukarıdaki üç adayın kendilerine özgü müktesebatları ve açmazları bulunmaktadır. KKTC demokratik hukuk devleti olduğuna göre bu adaylar arasında hür iradesiyle gerekli değerlendirme ve seçimi yapmak seçmenin takdirine bırakılmalıdır.