Günlük hayatımızda sıklıkla duyduğumuz, ama toplumsal olarak giderek kendisinden uzaklaştığımız efsunlu bir sözcük var: Etik!

Etik sözcüğü günümüzde her ne kadar ahlak sözcüğünün yerine kullanılıyor olsa da, esasen ahlak kavramının ötesinde bir geçerliliğe sahiptir. Ahlaki değerler yerel nitelikli olabilirken, etik değerler daha çok evrensel temellere dayanmaktadır.

Ayrıca etik, ahlakın iyi ve kötü kıstaslarını da belirlemekte ve onun felsefesini oluşturmaktadır.

Etik, insanlar arası ilişkilerde bireylerin nasıl davranması gerektiği konusunda rehberlik eder, değerler, ilkeler veya standartlar koyar. Siyasetten, ekonomiye, hukuktan bilime, sağlıktan teknolojiye kadar hayatın her alanında etik davranmamız beklenmektedir.

Giderek karmaşıklaşan, hızlı ve kapsamlı dönüşüme uğrayan çağdaş toplumlarda bir yandan ahlaki erozyon hızlanırken, diğer yandan etik değerler sadece vicdani bir mesele olmanın ötesinde, yazılı kurallar haline gelmekte ve hukuk tarafından da desteklenmektedir.

1974 sonrası dönemde yozlaşmanın giderek arttığı Kıbrıs Türk toplumunda, bugün etik sözcüğünden söz etmek kulağa ironik gelse de, belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz rehberimiz olmalıdır. Kamu sektöründeki kayırmacılık, kamu kaynaklarının kötüye kullanılması, rüşvet ve kişisel çıkar sağlama gibi toplumumuzda tanık olduğumuz ve maruz kaldığımız bütün bu eğilimler, etik ihlallerin sonucunda yaşadığımız yozlaşmalar değil mi?

Etik davranmak hem birbirimizle olan ilişkilerimizde hem devletle olan ilişkilerimizde yitirdiğimiz güveni yeniden tesis etmemize yardımcı olabileceği gibi, giderek zihinsel olarak da izole olduğumuz dünyayla da yeniden bir köprü kurabiliriz. Nihayetinde eşitlik, özgürlük ve adalet gibi evrensel değerler, etiğin temelini oluşturmaktadır.

KKTC’deki etik ihlaller, açıkça adli bir suç teşkil etmiyorsa, tamamen kamu vicdanına havale edilmektedir. Oysa etik ihlallerin ortaya çıktıkları sektöre göre müeyyidelendirilmesi ve hukuksal olarak da desteklenmesi artık elzem bir hal almıştır.

Örneğin KKTC’de üniversitelerde ve medyada etik standartları gözeten etik kurullar -etkinlikleri tartışma götürmekle birlikte- varken, kamu sektöründeki etik ihlalleri değerlendiren ve gözeten herhangi bir bağımsız kurul bulunmamaktadır!

Oysa kamu sektöründe etiğin ayrı bir önemi bulunmaktadır; zira kamu sektöründe görev yapanlar, toplum adına yetki kullanmakta ve toplumun vergileriyle oluşan kamu kaynaklarını kontrol etmektedirler.

Dünyada etik kodların korunup yozlaşmanın önlenebilmesine dönük çeşitli kurumsal önlemlere başvurulmaktadır. Örneğin GRECO kısaltılmış ismiyle anılan ve Avrupa Konseyi’ne bağlı olan Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu, yolsuzlukla mücadele konusunda üye devletleri düzenli olarak denetlemektedir.

KKTC sözkonusu devletler grubuna, uluslararası statüsünden dolayı maalesef üye olabilecek ehliyete sahip değildir. Ancak KKTC irade gösterdiği takdirde, GRECO’nun yolsuzlukla mücadele konusunda tavsiye ettiği bir dizi kurumsal önlemle ilgili yasal ve kurumsal düzenlemeler yapabilir.

Bu çerçevede neler yapılabilir?

Siyasal etiğin korunmasına ve yolsuzlukların önlenmesine yönelik olarak;

-KKTC’deki siyasal karar alma süreçlerinde şeffaflık artırılabilir

-Milletvekillerinin uyması gereken etik kurallar tanımlanabilir.

-Siyasi partilerin finansmanı daha şeffaf hale getirilebilir.

Yargıya yönelik etik kodların güçlendirilmesine dönük olarak;

-KKTC’deki yargı bağımsız olmakla birlikte, yargıçların ve savcıların göreve alınma süreçleri şeffaflaştırılabilir.

-Yargı mensuplarına yönelik etik kurallar gözetilebilir.

Kamu görevlilerine yönelik etik kuralların uygulanmasına yönelik olarak;

-Kamu görevlilerinin mal bildirimleri daha düzenli ve daha şeffaf olabilir.

-Çıkar çatışmalarını önleyecek kurallar ve mekanizmalar ihdas edilebilir.

-Kamu görevlileri için etik eğitimler planlanabilir.

Polis teşkilatında etik kodların güçlendirilmesi yönünde;

-Polislerin uyması gereken etik kurallar tanımlanabilir

-Polis teşkilatında etik denetim mekanizmaları kurulabilir

Yolsuzlukların önlenmesine yönelik mekanizmalar çerçevesinde;

-Etik ihlalleri izleyecek bağımsız bir denetim kurulu tesis edilebilir.

-Etik ihlallere karşı daha caydırıcı yaptırımlar düzenlenebilir.

-Yolsuzluklara karşı etkin ve güvenli ihbar sistemi kurulabilir.

-Kamu görevlilerine yönelik düzenli izlenerek, etik değerlendirmeler yapılabilir.

Yolsuzluklar ve yozlaşma sadece ahlaki bir zaafiyet veya etik bir ihlal olarak görülemez; zira bundan bütün bir toplum olumsuz yönde etkilenmektedir. Kamu sektöründe etik değerlere sahip çıkmak, vicdani bir meselenin ötesinde toplumsal sorumluluk ve kamu yararının gereğidir.

Aksi halde, etik standartların olmadığı bir toplumda ne eşitlikten ne özgürlükten ne de adaletten söz edilebilir.