Dünya ekonomisinde olduğu gibi, KKTC ekonomisinde de piyasaları ayakta tutan işletmeler, KOBİ denilen küçük ve orta boy işletmelerdir.
Hatta, bizde 1-5 arası çalışanın olduğu, evrensel ölçekte mikro olarak tanımlanan işletmeler çoğunluktadır.
Bunların etkin çalışması, reel sektörün güçlü olması, kalıcı refahın sağlanması için olmazsa olmaz nitelikte önemlidir.
Peki durum böyle midir, eldeki veriler ne diyor?
En güncel ve en resmi verileri, titiz çalışan KKTC Merkez Bankası'nın geçtiğimiz gün yayınlanan raporunda bulmak mümkündür.
Buna göre, yılın ikinci çeyreğini içeren Haziran 2025 tarihi itibariyle işletmelerin bankalardan kullandığı kredi miktarı 120 milyar TL’ye ulaştı.
Bu rakam bir yıllık sürede yüzde 61’lik artışa denk geliyor. Daha da önemlisi toplam krediler içinde yüzde 73’lük bir oranı oluşturuyor.
Bir başka anlatımla, bankaların verdiği toplam kredilerin yüzde 73’ü KOBİ nitelikli şirketlere verilen kredilerdir ki şirketlerin çok büyük çoğunluğunun bankalardan borçlanarak varlıklarını idame ettirebildiği anlamına geliyor.
Merkez Bankası verilerine göre bir başka gerçek daha ortaya çıkıyor.
Yalnızca şirketler değil, haneler ve kişiler de borçlanarak varlıklarını idame ettirebiliyor.
Çünkü aynı verilere göre, son bir yılda tüketici kredileri yüzde 56, kredi kartı borçları da yüzde 69 oranında yükseldi.
Konunun potansiyel olarak daha da vahim yanı ise kredilerin yüzde 71’den fazlasının döviz cinsinden olması.
Dövizdeki dalgalanma ve kur artışları, döviz kredisi girdabına giren işletme ve kişileri potansiyel olarak çok daha kırılgan hale getiriyor.
Cumhurbaşkanı adaylarının yetkilerine giren girmeyen pek çok alanda görüş bildirdiği bugünlerde, ekonomiyi ve insanımızı çok derinden etkileyen borç sarmalının çözümüyle ilgili de birkaç kelam etmesi yararlı olur.
