Ne sebebi var, mecbur muyuz Rumlarla birleşik halde iç içe sarmaş dolaş üstelik onların egemenliği altında yaşamaya? Hem de Türkiye Garantisi ve veto hakkımız olmadan? İki toplumlu iki kesimli hikayedir, belki sınırlar kağıt üzerinde gösterilecek bir süreliğine. Madem serbest dolaşım, serbest iş kurma mal edinme gibi serbestlikler da var, ayrıca nüfusumuz 220 bine sabitlenmiş ayrıca yüz bin de Rum gelecek içimize, bir de toprak iade edeceğiz. Ortaya çıkacak olan manzara, sözde Kuzey kesimde karma bir yaşam, iç içe, sarmaş dolaş içli dışlı sarımsak başlı, kimin eli kimin cebinde, alaguduru bir görüntüyle boyundurukta güya siyaseten eşit ama karma bir ortamda Ağustos güneşinde tereyağı misali eriyen Türk halkı. Ve eğer bu defa Rumlar acele etmez biraz sabreder da üç yıl değil de biraz daha fazla süre devam ederse bu birleşik durum, Kuzeyde Vekiller, Muhtarlar, Belediye Başkanlıkları da paylaşılacak. Bu da sonun başlangıcı olur Türkler için.
Güneyde çok büyük çoğunlukla Rumlardan oluşan kesim ise hem Güneye hem Kuzeye, hem de Tüm Kıbrıs’a egemen olarak yine tek başına bir usta bir memleket şimdi tanındığı gibi tanınmışlığını sürdürecek, bütün adaya hakim olarak 1963-74 arasındaki dönemden çok daha ileride egemenliğini yayacak. Türkler de yanlarında yamak, kapıkulu gibi yaşayacak yaşayabilirse.
14 Eylül Cumartesi günü Türk-Rum birleşikçi Federasyoncular bir araya gelecekler, konuşmalar eğlenceler müzikler, oynamalar zıplamalar bol tarafından. Bizim güya solcular Kuzeyden, Rumların AKEL ve yandaşları da Güneyden ayni anda hareket edip ara bölgede buluşacaklar, kucaklaşacaklar, ortak davalarını daha ileriye götürmek için tekrar ant içecekler, daima olduğu gibi ve özellikle Referandumdaki gibi!!!! Hala AKEL’in kuyruğuna takılıp sonu çok daha fazla hüsran olan yolda yürümek akıl karı değildir, intihardır.
Evvela baştan soralım, ülkeyi yönetecek egemen kim olacak, Cumhurbaşkanı hangi taraftan olacak, dönüşümlü başkanlık olacak mı, olacaksa ve eşit süreli olacak mı, çapraz oy konusu gerçekleşecek mi, Kuzey’deki Rum nüfusun artıp artmadığını hangi sürelerde sayım yapılacak veya sayımı yapılacak mı, AB delegasyonları durumu nasıl olacak, Rumların çeşitli Arap beyaz ülkelerle yapmış olduğu her türlü antlaşmalar geçerli olacak mı, Garantiler özellikle Türkiye Garantisi olacak mı, eğer olmaz ise Yunan üsleri, İngiliz üsleri, yeni ABD ve Fransız askeri üsleri veya diğer ülke üsleri de adadan çıkacak mı?
Ben size söyleyeyim, bu birleşme toplantılarına eylemlerine katılanlar, Türkiye’yi tamamen dışta bırakmak için ne gerekirse yapacaklarından hiç şüphem yoktur. Ötekilerin üslerinden askerlerinden, uçak gemilerinden, füzelerinden hiç umurları yoktur. Tek dertleri Türkiye’dir.
Ben merak ederim, geçmiş dönemlerde 1955, 1963, 1974’lerde ve sonrası 50 yıl zarfında Rumlarla hiç iyi bir gün yaşandı mı ki o günün hatırına birleşmek isteyelim? Adamlar 61 yıldır Cumhuriyetin ortaklığımızı gasp ettiler işgalde tutarlar, bizi da kimseyle temas etmemizi istemezler, engellerler, Sn Talat dediğinden ‘ Ellerinde olsa nefes almamızı bile engelleyecekler ‘. Hangi güzel günün hatırına?
Bize yapmadıklarını bırakmadılar, hala da siyaseten yaparlar yaptırırlar. Geçmişte bize yaptıklarını inkar ederler, ki bu dünya önünde yapıldığı halde, BM önünde yapıldığı halde inkar ederler. Sebebi de 1964’ten beri Kıbrıs’ın geçici de olsa ki şimdi gadimi olmuştur, tek egemeni ve tek yönetimi olarak tanınmaları ve bizim Kurucu ortak olduğumuz halde haklarımızın elimizden haksızca alınıp Rumlara hediye edilmesidir. Eeee bize her türlü kötülüğü saldırılarla darbelerle yapanlarla hiçbir kazanım olmadan, eşit egemenliğimiz kabul edilmeden başımızı eğip yeniden birleşmemize hiçbir neden ve sebep olmadığı gibi, haklarımızı alıp saldırgan darbecilere verenlere nasıl güvenelim da yeniden birleşelim, onlar öyle ister diye, hem de Türkiye Garantisi olmadan, Veto hakkımız olmadan, eşit egemen devletimiz olmadan ipi bile bile boynumuza mı geçirelim?
Bu birleşikçilere sorum şudur. Federasyon çatısı altında iki kesimli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe! Dayalı çözüm olduğu takdirde, Rumların ENOSİS’ten vazgeçeceğini ve Türklerin Cumhuriyet yönetimine eşit katılım hakkı olacağını, Türkiye garantisi olmadan Federasyonun ilelebet devam edeceğini mi düşünürsünüz? BMGK beşlisi ve söz sahibi bazı ülkelerin 61 yılda Türklere karşı hangi tutum ve davranışlarına itibar edip dayatma çözüm planlarını ölümüne savunursunuz, da her şeyimiz olan Anavatanımıza sırtınızı döner düşmanca tavır koyarsınız? Ve bu söz sahibi ülkelerin BM ve AB’nin bu güne kadar iki tarafa da yaklaşımlarını göz önünde bulundurursak, Federasyonda sorun çıktığı takdirde tarafsız hakkaniyete dayalı tutum ve davranış içinde olacağına güveniyor musunuz? Türklerin Federasyon çözümünde Kıbrıs’ta huzur ve asayiş içinde başı dik özgürce bir yaşam süreceğine inanıyor musunuz?
Parantez açalım, başka yerlerden duyduk biz de vatandaş olarak önce de yazdık şimdi de soralı tekrar. BRT arşivi kayıp mı, Rum tarafında mı yahut kayıp değil Rum tarafında olan kopyası mı? Vatandaş olarak bilmek hepimizin hakkı, hele böyle önemli bir meselede. Lütfen halka cevap verilsin kim yetkili ise, aksi halde kayıptır arşiv Rum tarafındadır diye kabul edeceğiz, biline.
Yahu dünya oturdu İsrail’in Gazze’de insan katliamını seyrediyor, habire her gün her saat insan öldürüyor, erite erite, parçalaya parçalaya, gıdım gıdım ederek öldürüyor, füzelerin açtığı büyük derin çukurlara kumların altında kayboluyor. Nerede bu dünya adaleti, insanlığı, güya racon kesen yönetimleri? Kimisi Ukrayna’ya savaşması için kendini koruması için her türlü yardımı yapıyor, kimisi Gazze halkını tamamen imha etsin diye İsrail’e her türlü yardımı yapıyor. Birisi beyaz ten yeşil gözlü diğeri esmer ten siyah gözlü! Mahana budur, ölçüt de!!!! Biraz düşünün ve hissedin nasıl bir şey.