KKTC’nin en önemli marka değeri olan üniversiteler gerek kendi iç dinamiklerinden, gerekse de ülkenin son yıllarda girdiği pahalılık girdabından dolayı SOS vermeye başladı.
Son yıllarda düşme trendine giren öğrenci sayısı geçen gün açıklanan ÖSYM sonuçlarıyla biraz daha aşağıya indi.
Bir yandan ülkedeki üniversite sayısı artarken öte yandan ülkeye Türkiye’den gelen öğrenci sayısı azalıyor.
Öğrenci sayısındaki azalış üçüncü dünya denilen, daha çok Afrika kökenli öğrenciler için de geçerli.
Oralardan gelen öğrenciler de benzer şekilde ülkenin kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan nedenlerle azalıyor.
Aslında, hem Türkiye’den hem de üçüncü dünyadan gelen öğrencilerin azalmasının birkaç tane temel nedeni bulunmakta.
Birincisi, ülke geçmişte olduğu gibi öğrenci dostu olma özelliğini gittikçe yitiriyor.
Evet, sosyal, kültürel, liberal yapı öğrenci için hala çekici. Ama ülkedeki fiyatlar genel düzeyi o kadar arttı ki öğrenciler ve onları buraya gönderen aileler için ekonomik yapı artık çekici olmaktan uzaklaşıyor.
İkincisi, bazı üniversitelerdeki sahte diploma kepazeliği ülke üniversitelerinin genel imajını da zedeleyici oldu.
Oysa KKTC’de üniversitelerin, hele de köklü olanların niteliği dünya ortalamasının altında değil.
Bazen sanıldığının tersine, köklü üniversitelerin verdiği eğitim Avrupa standartları düzeyinde.
KKTC’de üniversiteler, herkesin bildiği gibi, yalnızca sosyal, kültürel hayatı değil, ekonomiyi de ayakta tutan temel yapı taşlarıdır.
O yüzden, eğitim bakanlığından YÖDAK’a ve üniversite yöneticilerine uzanan zincirde vakit geçirmeksizin alarma geçilmesi gerekir.
İyi bir yönetimle başarılmayacak şey yoktur.
Bütün bu olumsuz durum karşısında, son on yıldır istikrarlı bir şekilde nicelik ve nitelik olarak büyüyen, geçtiğimiz gün açıklanan sonuçlarla da ülkenin en çok tercih edilen üniversitesi haline gelen Lefke Avrupa Üniversitesi bunun en somut örneğidir.
Bu örneğin lider ismi rektör Mehmet Ali Yükselen ve ekibinden başarı için öğrenilecek çok ders vardır.
