Bugünlerde gündemi meşgul eden konuların başında hiç kuşkusuz “Yapay Zekalı Kameralar” gelmektedir. Dıştan bakıldığında kimse kusura bakmasın ama yapılan tartışmalar özü itibariyle trajikomik olarak ifade edilebilir.
Bizler Kıbrıslılar olarak her gün yaşadığımız sorunların çözümsüzlüğüne dem vurarak “statüko” adı altında fatura kestiğimiz ortak bir düşman yarattık. Ancak statüko diye gördüğümüz tüm illetleri ortadan kaldırmak için atılan her adıma ise “Amma Amma” diyerek karşı çıkıyoruz. Tabi ki bunun bilimsel açıklaması değişime dirençtir.
Dünyada olduğu gibi KKTC’de de ölümlü kazaların gerçekleşme olasılığı araçların çarpışma riski ile paralel hareket etmektedir. Dolaysısıyla, ölümlü kazaları asgariye indirmek için araçların çarpışma olasılığını olabildiğince ortadan kaldırmak gerekmektedir. Bu maksat için ise yüksek maliyetli alt geçit/üst geçit gibi altyapıları inşa etmek ve/veya göreceli olarak daha düşük maliyetli hız kameralarını kavşaklara, tehlikeli virajlara ve yoğun yerleşim yerlerine monte etmek en etkili yöntemler arasındadır.
KKTC trafiğinde yeni bir yöntem uygulanmamaktadır. Mevcut sabit hız kameraları daha etkin/verimli ve daha fazla fonksiyona sahip “Yapay Zekalı Kameralar” ile ikame edilmektedir.
Yapay Zekalı Kameraların -aşağıda özetlendiği gibi- ikame edilen kameraların eksikliklerini ve dezavantajlarını gidermesi yanında ülkedeki asayiş ve güvenlik sorunlarının çözülmesine de katkı koyacağı anlaşılmaktadır:
· Daha önceki kameralar ile genelde kameraya 30 metre kala hız düşürülmekte ve sonrasında ise maalesef hemen hız artırılmakta idi. Yeni kameralar ile kuvvetle muhtemel kamera öncesi ve sonrasında hız limiti sınırında kalınması gerekiyor.
· Daha önce araç sahibinin ‘ben kullanmıyordum’ diyerek adil olmayan şekilde ceza puanını şoför haricince başkasından düşürme imkânı yapay zekalı kameralar ile asgariye inmektedir.
· Polis Teşkilatının denetimde ve irade koymakta zorlandığı seyrüsefer, muayene ve sigorta gibi kontrollerin yapay zekâlı kameralar sayesinde elektronik olarak yapılabilme imkânı elde edilmiştir.
· Araş kullanırken yeme-içme ve telefon kullanmanın dikkat dağıttığı bilimsel olarak destekleniyorsa bu durumun tespiti yapay zekalı kameralar ile mümkün kılınmıştır.
· Ülkemizde kriminal olayların ve kayıt dışı/kaçakların arttığı yönündeki şikâyetler karşısında bu konuda gözetleme kameraları (MOBESE) gibi daha etkin denetim ve gözetim yapma imkânı verecek olan yapay zekâlı kameralara karşı çıkmanın pek anlamı kalmamaktadır.
· Yapay zekâlı kameraların kullanımı yönünde özel hayatın gizliliği veya başka yönlerden hukuki boşluk varsa bunu Cumhuriyet Meclisinde gidermek pekâlâ mümkündür.
Sonuç olarak; yapay zekalı kameralar trafik kazalarını önleme açısından geçmişe nazaran daha etkin ve şeffaf bir sistem sunarken aynı zamanda ülkedeki asayiş ve güvenlik sorunlarının çözümüne de katlı koymaktadır. Takdir ve idrak edilmesi gerekir ki; iflas halindeki ülke bütçesinden ayrılan kısıtlı kaynaklarla Bakanlığın gösterdiği üstün performansa rağmen yetersiz kara yolları altyapısı, aydınlatma yanında trafik levha ve işaretlerindeki kusurlar, sürüş ehliyeti ve muayene sistemindeki problemlerin varlığı yapay zekalı kameralara karşı çıkmanın haklı gerekçesi olamaz. Başka bir ifade ile yapay zekalı kameralar yetmez ama evet.
