15 Eylül itibariyle ilk ve orta dereceli okullarda yeni eğitim-öğretim yılı başladı.

Yaklaşık 58 bin evladımız ve 6 bin 500 öğretmenimiz heyecanla okullarına koştular.

Onlardan daha da heyecanlı olan veliler, hele de evladı ilk kez okula başlayanlar en az minikler kadar heyecan yaşadı.

Eğitim ve öğretim aslında toplumların yalnızca bugününü değil, geleceğini de belirleyen en temel kurumların başında gelir.

Hele de Kıbrıs Türk toplumunun.

Kıbrıs Türk toplumu 1963-1974 yılları arasındaki varoluş mücadelesini başarıyla yürütebilmişse bunu o yıllardaki idealist öğretmenlerine ve onların yoğurduğu hamurla yetişen kuşaklarına borçludur.

Çünkü o yılların öğretmenleri yalnızca eğitim ordusunun neferleri değil, varoluş mücadelesinin de liderleriydi.

Köy ve kasabalardaki ilkokul öğretmenlerinin aynı zamanda TMT’nin de liderleri olduğu unutulmamalıdır.

Tabii, 1974 sonrasında başlayan, liyakat sistemi yerine kayırmacılığı esas alan patronaj sistemi nedeniyle pek çok kurum gibi eğitim kurumu da sarsıntı geçirdi.

Partizanlık diye bilinen illet zaman içinde eğitim kurumuna da ciddi zarar verdi.

Ama yine de kökü epeyce eskilere uzanan Öğretmen Koleji geleneği ile yetişen öğretmenler idealist özelliklerini çok fazla yitirmediler.

Zaten, eğitim yönetimindeki onca soruna ve işbilmezliğe rağmen gelecek konusunda umutlu olmanın en büyük nedeni de bu mirastır.

Eğitim-öğretim hayatına başlayan ya da belirli bir evresinde olan tüm evlatlarımıza başarılar dilerken,onları yetiştirecek tüm idealist öğretmenlerimizi saygı ile selamlamak gerek.

Çünkü, her türlü araç gereçten, alt yapı-üst yapı unsurlarından çok daha önemlisi eğiticilerdir.