Bir ülkenin kalkınma hamlesinde kırsal kesimin temel rol oynadığı kalkınma ekonomisinde genel kabul gören bir anlayıştır.

Kırsalı geri kalmış ama şehri gelişmiş ülkelere pek rastlanmaz.

Tabii, kırsal denildiği zaman akla doğal olarak tarım sektörü gelir.

Tarımı modernleştirmek, teknolojik yeniliklerle üretim yapmak, emek yoğun sektörü teknoloji yoğun bir sektöre dönüştürmek kırsal nüfusu kentlere taşıyan evrensel bir olgudur.

Ne var ki dünya, uzunca bir süredir kırsalı yeniden keşfeden, tersine göçe sahne olan bir seyirle kırsal alanı yeniden yaşatma çabası içerisine girmiştir.

Kuzey Kıbrıs’ta da nüfusun büyük çoğunluğu artık, ülkenin kendi ölçeğine göre kent diye adlandırılan yerleşim birimlerinde yaşamaktadır.

Ama, özellikle vatandaş nüfusta kırsalla kentsel nüfus neredeyse eşit düzeydedir. Bu durum seçmen sayılarına bakarak da anlaşılabilecek bir olgudur.

O halde hem evrensel trendlere hem de KKTC gerçeklerine bakarak hükümetlerin kırsal kalkınmada tutarlı politikalar üretmesi yararlı olacaktır.

Bu politikalara, ülkenin lokomotif sektörü kabul edilen turizmin kırsala adapte edilerek uygulanması ile başlanabilir.

Nitekim bu anlayışla hareket edilerek ülkenin en doğu ucunda yer alan Dipkarpaz köyünde yirmi yıl kadar önce başlatılan pansiyon turizmi, her şeye rağmen bugün önemli bir aşamaya gelmiştir.

Devletin önce kendi başlattığı ve kullanılmayan, eski mimariyle yapılan evlerin restorasyonu ile hayat bulan proje, bugün 25’den fazla köy girişimcisi ile ciddi anlamda turiste hizmet vermektedir.

Şimdiki turizm bakanlığı bu girişimcilerle ve köyle biraz daha yakından ilgilenirse, Dipkarpaz köyü kırsal kalkınmada turizmin rolüne örnek gösterilebilecek şekilde evrensel literatüre girebilecek bir potansiyel taşımaktadır.