Cumhurbaşkanlığı seçimleri, ülke iç siyasetinde de ciddi sarsıntılara neden oldu.
Önce, UBP içinde Başbakan Ünal Üstel’e karşı olduğu bilinen ama geçen yıl yapılan UBP kurultayında Üstel lehine sonuçlanan açık ara yarıştan sonra beklemeye geçen bazı milletvekilleri ses verdi.
Bunlar yeni bir kurultayla Üstel’in gücünü yeniden sınamak, güçler dengesi elverirse de onu devirmek niyetinde.
Öte yanda, 10 yıla yakın bir süredir CTP başkanlığı yapan Tufan Erhürman’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle boşalttığı başkanlık için CTP içinde de ciddi bir yarış başladı.
Akşamki Parti Meclisi kararından sonra 30 Kasım’da yapılması kararlaştırılan CTP kurultayında daha şimdiden üç adayın başkanlığına aday olduğu anlaşılıyor.
Sayının daha fazla artması da muhtemel.
Derin CTP olarak bilinen bazı isimlerin tek adaylı ‘uzlaşma’ modeli yürürlüğe girip sürpriz bir isimde anlaşılır mı henüz belli değil.
Hatırlanabileceği gibi Erhürman’ın yıllar öncesindeki başkanlığı böyle bir mutabak sonucu gerçekleşmişti.
Ne var ki kendilerine göre iddialı üç ismin ortaya çıktığı düşünülürse , ya bu model uygulanmayacak ya da bunların dışında bir isim sahneye çıkarılacak.
Ülkenin iki ana partisinde durum hareketliyken, seçmen nezdinde durum böyle gözükmüyor.
Çünkü gerek UBP’de gerek CTP’de hareket halinde olan insanların topluma ne vaatte bulundukları belirsiz.
Örneğin ülkenin en temel sorunu niteliğindeki hayat pahalılığı ve reel sektörün zor durumu karşısında gerek UBP içindeki muhaliflerin gerekse de CTP’de başkanlık için harekete geçen isimlerin ne düşündüğü kamuoyunca bilinmiyor.
Zaten kendilerinin de bilip bilmediği şüpheli.
O yüzden sıcak geçeceği anlaşılan önümüzdeki soğuk kış mevsiminde bu adayların öncelikle varsa bu konudaki vizyonlarını kamuoyuyla paylaşması gerekecek.
Lafla peynir gemisi yürümediği gibi, vizyonsuz devlet de yönetilemez.
Kıbrıs Türk halkının içi boş, sen ben kavgalarına itibar etmesi beklenmemelidir.
